kadın olmak üzerine -1-

Siz O'nu tanımazsınız.. Kendisi ,çocukluk arkadaşımdır.. Arkadaş, dost vs kavramları aştığımız bir şahıstır kendileri.. Siz şimdi bu bu tür yakınlıklara "kanka" filan diyorsunuz ya hani, bana pek bir uyduruk geliyor bu ifade.. Kısaca kendisine karındaş olmadığım kardeşim diyeyim..

Bu yazı O'na ithaf edilmiştir.. Onunla sıkça konuştuğumuz ve anlam veremediğimiz bir saçmalık üzerine..

.......

Yıl 2009.. Size, korkarım 2109 yılına gelindiğinde de değişmeyecek bir komediden bahsetmek istiyorum.

Şimdi efendim, malumunuz üzere cemiyet, kadın ve erkek her birimize birer rol belirlemiş.. Rolü belirlemekle kalmamış, rolümüzü sergilemek üzere sahneye ne zaman çıkmamız gerektiği konusunu bile standartlara bağlamıştır.. Buna göre, bir genç kız şayet okumuyor ve ev kızı ise ( bu ev kızı ne demek, onu bilemiyorum.. Bu ev kızı tanımı dışında kalan ben, sokak kızı mıydım Allah bilir) maksimum 25 yaşına kadar evlenmiş olmalıdır.. Eğer okuyorsanız, size kıyak geçer ve 30 yaşına kadar tecil imkanı verilir..

Amaaaa, 30 u geçtiyseniz , vay halinize.. 30 unu geçmiş kızların - ki kendileri bir süre sonra gıyaben " evde kalmış kız kurusu" olarak anılacaktır - hayatında bir trajikomedi başlar..

Ayşe Teyzeler, Fatma Teyzeler , işini gücünü bırakmış bütün teyzeler seferberlik ilan edip sizi evlendirmeye kendini vakfeder.. Bu vesile ile sevaba gireceklerini uman bu zavallı teyzelere, sevap kazanmanın daha güzel yolları olduğunu anlatmaya çalışmanız bile gereksiz bir gayrettir..

Gelirler.. Porföylerindeki, "efendi, yakışıklı, işi gücü olan, maddi durumu yerinde" numunelerini tanıtmaya başlarlar.. Kendi kafalarınca sizi birbirinize pek bir münasip görmüşlerdir.. Artık olay " ahh be kızım, bir görsen, bi tanısan ne var ki " noktasına gelmiştir.. Gülemezsiniz bile..

Ve diyemezsiniz ki ; can teyzem, canım teyzem, madem ki bu adam bu niteliklere sahip o halde mevcut durumu 2 şekilde izah edebiliriz :

1- Bu adam, kendi hayat arkadaşını seçebilecek yetenek ve basiretten uzak, yada bir kadınla iletişim kurma konusunda yeteneksizdir.

2-Evlilik denen hadise ,hayatı için o kadar önemsiz bir ayrıntıdır ki ve eşinin A yada B olması zerre kadar önemli değildir.. Olaya ,hayatının bundan sonraki kısmında yanında yer alacak kadın figürünün seçimi olarak bakmaktadır..

İki durum da o adamla görüşmemeyi haklı kılmak için yeterlidir.. Ama bunu, o teyzelere anlatamazsınız.. "Ben böyle iyiyim" dersiniz.. Size evliliğin güzelliğin anlatırlar.. Defalarca kocalarından yakınan bu kadınların, sizi evlendirme gayretine anlam veremeyip için için gülersiniz.. Bir şekilde teyzeleri savarsınız başınızdan.. Ama taarruz devam eder.. Hem de ne taarruz..

Erkeklerin , evlenmemeyi tercih etmek gibi bir lüksü varken ,sizin evliliği reddedişiniz altında bir bit yeniği aranır.. Mahir Kaynak'ı bile kıskandıran komplo teorileri üretilir..

Sizin kesin bir beklediğiniz vardır.. Ve bu adam, hala bekleniyorsa kuvvetle muhtemel evlidir.. Siz , onun karısını bırakıp sizi almasını bekliyorsunuzdur. Kelimelere dikkat lütfen : bırakmak- almak.. Böyle de edilgen kadın yaparlar kadını işte..

İkinci ve en yaygın olanı ise akıllara zarardır.. Siz var ya siz, kesin bir halt yemişsinizdir de ondan evlenemiyorsunuzdur.. Bir halt mı? Yanı paket açılmış, ambalaj yırtılmıştır vs. vs. Kimsenin teknolojinin ne kadar ilerlediğinden, ambalajların yenilenebileceğinden haberi yok anlaşılan.. (Bu arada ,şu erkeklerin de bekaretini test etmenin bir yolu olsa ne şenlik olurdu.. Mesela kızlar, evlendiklerinin ertesi günü, kocalarını kolundan tutup babasının evine götürse "oğlunuz bakire çıkmadı "diyebilse.. Neyse dağılmasın konu..)

Ve'l hasıl, ikna edemezsiniz evlenmek is-te-me-di-ği-ni-ze....

Vee sevgili kardeşim.. Sonuna kadar destekliyorum bu yoldaki kahramanca mücadeleni.. Dayan.. Bir süre sonra umudu kesecekler eminim.. Yani aslında umarım.. Yakında geleceğim.. O zaman beraber, güleriz yeni havadislere..

Bak az daha unutuyordum.. Burda bir çocuk var,Eli yüzü düzgün, işi gücü de var.. Hadi he de bir görüver be ne olacak sanki..