30 Eylül 2009 Çarşamba

susma düşerim..!

İki susuş arasındaydı uçurum...

susma! dedim yâr..
susma!
düşerim..


inanmadın...

sustun..
sustum..

d
ü
ş
ü
y
o
r
u
m

.
.
.
.


4 yorum:

  1. ben bu düşme halini sanki biliyorum... sanki daha önce bir kere daha (d)üşüyorum demiştin... saran oldu mu bilmem ama bu sefer olsun... bu sefer ne düş, ne de gördüğün düş olsun... ısınsın üşüyen yüreğin...

    YanıtlaSil
  2. Sustuğun yer öyle büyük ki sadece ben değil bu şehir, bu cadde, bu sokak, bu ev, bu oda hepimiz sığıyoruz içine. Yine de koca bir boşluk kalıyor ardında. Hiçbir kelimenin dolduramayacağı. Senden gelmedikten sonra...

    Bilinmeyen bir zaman denizinde, ağır ağır ilerliyor yüreğim. Ufukta kara görünmüyor. Sus payı verilmiş bir geçmiş, sessizliğin gölgesinde dinleniyor şimdi. Herkes kendi payına düşeni almış. Ortada bir ben kalmışım yalnız. Bir de bana ait olmayan bir yalan. Kimse sahip çıkmıyor.

    Sustuğum yer öyle büyük ki sadece sen değil, sana dair olan herşey; sevgim, saygım, gücüm, zayıflığım, yarıda kalan sözlerim, düşlerim, tarifsiz kırgınlığım, tek başınalığım, doğrularım, yanlışlarım hepiniz sığıyorsunuz içine...Yine de koca bir boşluk kalıyor geriye. Hiç kimsenin dolduramayacağı. Sen gelmedikten sonra...

    Kim bilir diye sormak gereksiz. Kimsenin bilmediği yerlerde kaldı aslında herşey. Ben bile bilmedikten sonra. Sen anlatmadıktan sonra. Herşey bir sessizlik denizinde, senin ellerinle boğulduktan sonra. Kıyıda köşede kalanlar göze çarpıyor sadece. Ve suyun üzerinde koca bir yalnızlık yüzüyor.

    Boğulmamak için ona sarılıyorum.

    YanıtlaSil
  3. bazen ne acıdır sessizlik,bir ahh dese yetecek gibi sanki,yeter mi bilinmese de..kalemine sağlık..

    YanıtlaSil
  4. Düştüğün yere bak beni göreceksin..

    YanıtlaSil