
Hey İstanbul !
Göster bakalım marifetini..
Ört!
Örtebilirsen üzerimi..
Sakla !
Yağmalanmadan,
Sakla!
Göster bakalım marifetini..
Ört!
Örtebilirsen üzerimi..
Sakla !
Yağmalanmadan,
Sakla!
Haramilerden yüreğimi...
Hadi !
En küstah gülüşünü ver yüzüme,
Küçümseyişle aralanan dudaklarıma,
Kovarken bile bin davet..
İnci beyazı martı havalansın
Kızıllıklar arasından..
Ve kıvransın eşiklerde
Aşk..
Ah! Aşk..
Vefasız bir bakış ser gözlerime,
Bir unutuş,
Bir umursamazlık...
Yanımdan geçsin de ömrüme sebep,
Bırak beni,
Bırak , başkalarına göz kırpayım..
Ya sen ,
Karış kalabalığınla ruhuma...
Yada al yut beni Cadde-i Kebir ol..
Sesler istiyorum senden İstanbul,
Tanımadığım sesler..
Sesimi İstanbul,
Sesimi unuttur bana..
Parke taşların asılsın
Gece vakti, kırmızı rugan adımlarıma,
Kırılsın bir topuk..
Kırılsın kalemim..
Hadi İstanbul!
Düşür beni rezil kaldırımlarına..
Bir kağıt mendile tüküreyim kendimi..
Sarhoş rujumun yanına..
Buruşturup atayım kendimi..
En karanlık,
En yosma sokağına..
Ben bana ağırım İstanbul ..
Ben sana ağırım ...
Bir köşe başında kes önümü,
Gasp et bütün anılarımı..
Bir çizik sol mememin altına..
Bırak aksın..
Bırak aksın..
Bırak aksın, içimin kini..
Dışımın kirine bulanayım..
Süleymaniye'de sabah ezanına
Tarlabaşı'ndan bir nâra (k)atayım..
Yürüyeyim üstüne üstüne,
Yürüyeyim Ölümüme İstanbul.. .
Ölümüne sana kafa tutayım..
Ve sen,
Artık yeter de!
Sok bıçağını
Sağ kasığıma..
Kimse almasın beni, senin elinden..
Kimse dönüp bakmasın bile bana..
Kimse belâma bulaşmasın..
Yığılıp kalayım göbeğine
Saçlarımı,
Bağrına saplayayım..
Kimlik çıkmasın üstümden..
Kimim kimsem olmasın..
Beni kimse tanımasın..
Arayıp sormasın..
Adam gibi bir gazete ört üstüme..
Bu kadarını yap hiç değilse..
Gerisini ben hallederim..
Hadi !
En küstah gülüşünü ver yüzüme,
Küçümseyişle aralanan dudaklarıma,
Kovarken bile bin davet..
İnci beyazı martı havalansın
Kızıllıklar arasından..
Ve kıvransın eşiklerde
Aşk..
Ah! Aşk..
Vefasız bir bakış ser gözlerime,
Bir unutuş,
Bir umursamazlık...
Yanımdan geçsin de ömrüme sebep,
Bırak beni,
Bırak , başkalarına göz kırpayım..
Ya sen ,
Karış kalabalığınla ruhuma...
Yada al yut beni Cadde-i Kebir ol..
Sesler istiyorum senden İstanbul,
Tanımadığım sesler..
Sesimi İstanbul,
Sesimi unuttur bana..
Parke taşların asılsın
Gece vakti, kırmızı rugan adımlarıma,
Kırılsın bir topuk..
Kırılsın kalemim..
Hadi İstanbul!
Düşür beni rezil kaldırımlarına..
Bir kağıt mendile tüküreyim kendimi..
Sarhoş rujumun yanına..
Buruşturup atayım kendimi..
En karanlık,
En yosma sokağına..
Ben bana ağırım İstanbul ..
Ben sana ağırım ...
Bir köşe başında kes önümü,
Gasp et bütün anılarımı..
Bir çizik sol mememin altına..
Bırak aksın..
Bırak aksın..
Bırak aksın, içimin kini..
Dışımın kirine bulanayım..
Süleymaniye'de sabah ezanına
Tarlabaşı'ndan bir nâra (k)atayım..
Yürüyeyim üstüne üstüne,
Yürüyeyim Ölümüme İstanbul.. .
Ölümüne sana kafa tutayım..
Ve sen,
Artık yeter de!
Sok bıçağını
Sağ kasığıma..
Kimse almasın beni, senin elinden..
Kimse dönüp bakmasın bile bana..
Kimse belâma bulaşmasın..
Yığılıp kalayım göbeğine
Saçlarımı,
Bağrına saplayayım..
Kimlik çıkmasın üstümden..
Kimim kimsem olmasın..
Beni kimse tanımasın..
Arayıp sormasın..
Adam gibi bir gazete ört üstüme..
Bu kadarını yap hiç değilse..
Gerisini ben hallederim..
Sesler istiyorum senden İstanbul,
YanıtlaSilTanımadığım sesler..
Sesimi İstanbul,
Sesimi unuttur bana..
Çok çok iyi, elinize sağlık!
çok beğendim..kalemine sağlık.
YanıtlaSilİstanbul kendini saklamaktan aciz olmuş, çok zor çok zor yarana merhem olması...
YanıtlaSilChen; hoş geldin :) teşekkür ederim..
YanıtlaSilHayatın ortasında ; çok teşekkürler..
Gereksiz Adam; yahu arkadaşım bir kere de moral ver.. Avut.. saklar seni arkadaşım merak etme de.. Ne var yani.. Doğrucu Davut musun sen :)))
Bir kere, bu şiir, Yahya Kemal'in tatlı düşlerinin güzide istanbulunu, önce Tevfik Fikret'in kollarında yatırmışa benziyor (sisler içinde bir kara basan gibi geliyor, bir ara çizik atıyor, kanatıyor,huysuzlanıyor, orospu edası taşıyor şiirde) ardından da ne Yahya Kemal'e ne de Tevfik Fikret'e bırakılmamış görünüyor İstanbul.
YanıtlaSilZira gene de seviliyor ama başka türlü.
Çok güzel bir şiirdi.
Sevgli Kali; bu güzel yorum için çok teşekkür ederim..
YanıtlaSilBu şehir; fahişeliğinde bile asalet olan, en hırçın halinde bile içinde uysal bir çocuk uyutan, inanılmaz bir kadın figürüdür bende..
Seviyorum bu şehri.. Her haliyle.. harşeye rağmen :)
Tekrar Teşekkürler..
T.Fikret'in İstanbul'una nefret ettiği halde aşık olmayan olabilir mi?