6 Eylül 2009 Pazar

sanal külkedileri..


Bir varmış, bir yokmuş.. Şimdiki zaman içinde , ülkenin bir çok yerinde birbirinden haberli- habersiz , kendi hayatını yaşamaya çalışan insan(cık)lar varmış.. Fıtratı gereği olsa gerek , çoğu kendi gerçek yaşantısından şikayetçi bu insan(cık)lar ,hayatlarını değiştirmek için bir sihirli değnek arar dururmuş.. Bakmışlar ki o sihirli değneğin geleceği yok, en iyisi demişler biz kendi kafamızdan bir dünya yaratalım, o dünyanın içinde olmayı istediğimiz her kılığa bürünelim.. Bilgisayar perisi hemen yetişmiş imdada.. Bu umutsuz, mutsuz, kendinden hoşnutsuz insan(cık)larımız ,kendilerine birer sahte kimlik çıkartmışlar …Bir anda kendilerini her şeyin mümkün olabildiği (kendi)Simerenyalarında buluvermişler..

Her biri müthiş birer kadın ve muhteşem birer adama dönüşüvermişler.. Yaşı kemale yaklaşmış ve geçmiş olanlar için durum biraz daha sıkıntılıymış ..Çünkü Onların gerçekliklerinde, asla o kimlikle örtüşmeyecek hakikatleri varmış.. Bu Simerenya sakinlerinin aslına bakılırsa en masumları, genç olanlarmış.. Hiç değilse onlar ÖZGÜR KADIN yada ADAMcılık oynamıyorlarmış.. Onlar (henüz), kendini rüzgarın gidişatına atabilme cesaretinden mahrum değillermiş çünkü.. Ve rüzgara kapılıp giden eteklerinden tutup çekecek birileri de yokmuş a..

Bu Muhteşem adam yada Kadınlar, kitaplıklarında dizi dizi duran bir sürü kitabın içinden onlarca cümleyi ezbere biliyorlarmış..Bu sayede, diledikleri an, en dipsiz acı kuyularında kavrulan birer ruha, diledikleri zaman aşkın tantı yada tanrıçasına, diledikleri zaman da şefkatin sıcak kollarına dönüşebiliyorlarmış.. O büyülü pencerenin ardından, tılsımlı kelimelerle baş döndürebildiklerini hatta kendi başlarının bile dönebildiğini fark etmeleri çok zaman almamış.. Bu işin, çeşitli kimyasallarla sağlanabilen uçuşlardan daha keyifli ve bedenlerine daha da az zarar verebildiğini görmüşler.. Bu arada ruhlarında başlayan tahribatı fark etmeyecek kadar kendilerinden geçmişler..

Her gece yada gündüz, düzenlenen balolarda, çılgınlar gibi danslar etmişler.. Göz göze değil ama söz söze aşklar yaşamışlar.. Kanmışlar, kandırmışlar.. Bir birlerinin kostümlerine methiyeler düzmüşler.. Aslında bir çoğunun içinde kimseyi incitmek gibi bir niyet yokmuş ama yine de üzmüşler insanları zaman zaman.. Zaman zaman da yaşadıkları yerin Simerenya olduğunu unutup, işleri arap saçına çevirmişler.. Art niyetsizlerin yanında bu kimliksizliği fırsat bilip insanların acılarını yada aşklarını kendine meze edebilen soysuzlar da yok değilmiş hani.. Onların arkalarında bıraktıkları enkazlar, talan ettikleri Simerenyayı kuranın yaşadığı şeyin bir illüzyondan ibaret olup olmadığının farkında olmasına bağlıymış.. Bazen çok acı feryatlar yükselmiş uzak Simerenyalardan.. Çok samimi feryatlar.. Bazı feryatlarınsa taklit olduğu her halinden belliymiş.. Komşu ülkelerin bazıları bu ayrımı anlayıp tebessüm ederken , bazıları her feryat edene yardım etmeye koşarmış.. Simerenya kimsenin ne yapmaya çalıştığının kendisinden başkasının akıl sır erdiremediği bir diyarmış..

Sonra birden, ansızın eve erkenden geliveren bir koca, kapıyı aralayıp hayatım yatmıyor musun diye soran bir eş, anne yada baba diye seslene uykusu kaçmış bir çocuk, telefon ediveren gerçek bir sevgili ile Simerenyadaki balo bitiverirmiş..

Başlat menüsünden apar topar seçilen, bilgisayarı kapat seçeneğinin ardından geriye bahçede kalan camdan bir çift ayakkabı olmasa da camdan kelimeler olurmuş.. Ve o camdan kelimeler bir çoğunun diline Simerenya dışında hiçbir yerde oturmaz, eğreti dururmuş..

Ertesi güne kadar..

Ertesi gün balo yeniden ve bitmez bir iştahla başlarmış..

Bu masal böyle bitmezmiş yani.. Bu masallar hiç bitmezmiş..

Neyse, gökten bir sürü elma düşürelim yine de.. Ben elmayı sevmem zaten.. Biriniz benim payımı da yiyebilir..

Sevgiyle..

10 yorum:

  1. dur bunu ben bi daha okuyayım.
    çok fazla hiciv var.
    sonra yorumlarım :)

    YanıtlaSil
  2. erçekten olabildiğince kopuk yaşıyorum bende sanırım. Ama düşünüyorum da asıl ben sanaldaki mi yoksa gerçekteki mi?

    ben sanalda daha gerçeğim, biliyorum..

    YanıtlaSil
  3. Haddim olmayarak ödüllendirdim sanırım :)

    http://cadizula.blogspot.com/2009/09/dahil-ben.html

    YanıtlaSil
  4. "Sonra birden, ansızın eve erkenden geliveren bir koca, kapıyı aralayıp hayatım yatmıyor musun diye soran bir eş, anne yada baba diye seslene uykusu kaçmış bir çocuk, telefon ediveren gerçek bir sevgili ile Simerenyadaki balo bitiverirmiş..

    Başlat menüsünden apar topar seçilen, bilgisayarı kapat seçeneğinin ardından geriye bahçede kalan camdan bir çift ayakkabı olmasa da camdan kelimeler olurmuş.. Ve o camdan kelimeler bir çoğunun diline Simerenya dışında hiçbir yerde oturmaz, eğreti dururmuş..."
    ...
    belki de saat on ikiyi çoktan vurmuştur.


    frdn

    YanıtlaSil
  5. ...
    kalemin eksik olmasin..


    (gecerken ugradim...)

    YanıtlaSil
  6. hayal kırıklığı beklentilerin ne olduğuna bağlı aslında.
    senin masal ismini verdiğin bu manzara tamamıyla gerçek.
    peki nerde sakınca?
    bedensel bir beklenti taşımıyorsanız
    hiçbir sakınca yok.
    ruhlar alemindesiniz
    ve odur ve osunuz
    nasıl hissederseniz...

    bu işi sanallıkla
    sınırlı tutmak istemeyenler
    kendilerinden bahsederken
    tamamen şeffaf olmak zorunda.
    ve karşısındakinde herşeyden önce
    bu şeffaflığı doğrulamak zorunda.
    sezgiler yanılabilir.

    iki seçenek var eğer gizleniyorsa
    1- sosyal konumunun, tanınırlığının özgürlüğünü kısıtlamasını istememesi.
    ve fiziksel tepkilerden korunmak.
    2- kendi hakkında söylediği yalanlar ve şişirdiği balon.

    bunu birbirinden ayırmak için sınamak
    ne yazık ki bedenen
    buluşmak ile tanışmakladır.
    ve haliyle başta yapılmaz,
    sonda ise çok geç olmaktadır.

    bu manzarayı masalınız pek güzel hicvetmiş bize ama
    çözüm yok,
    bu gidişatın önüne geçememiş
    ve kimse geçemez ..

    çözüm sanırım
    beklentileri iyi belirlemeye
    ve insanımızın kendi ile barışıklığına ve ruhsal doyumuna bağlı.
    ne yazık ki çok şey bekliyoruz
    ne yazık ki barışık değiliz
    ve ne yazık ki aç.
    evlilik öncesi ve sonrasındaki durum da böyle değil midir?
    beklentilere cevap verebilmek için şişrilmiş balonlar ve hayal kırıklıkları...

    insandaki sevgi damarı
    sadece karşı cinsi sevmek için verilmemiştir.
    öyle kuvvetlidir ki dünyadaki hiçbir sevgi onu doyurmaz
    ama basamak olabilirler.

    yalan olsun ya da gerçek aynada parıldayan bütün güzellikler
    aynaya ait değildirler
    ve aynanın kırılması ile yok olmazlar.
    akil insan odur ki pırıltılarına aşık olduğu aynalar kırıldıkça yüzünü güneşe biraz daha döner.
    evet,
    sevilmeye en layık olan O dur.
    gerisi masal gerisi hikaye...

    YanıtlaSil
  7. Cok güzeL bi şekiLde anLatıLmış

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir anlatı olmuş gönlüne sağlık:))

    YanıtlaSil
  9. ben yerim bütün elmaları,gerçeklerse eğer:)kalemine sağlık..

    YanıtlaSil