
".....
"Gitmek istiyorum buralardan, herşeyi ve herkesi ardımda bırakıp..."
Son yıllarda içimden en çok geçirdiğim cümle bu.
Hem de gerçekleştiremeyeceğimden emin olduğum halde.
Arada böyle anarşist hayaller kuruyor insan.
Gitmek... O ana kadar yaşadığı herşeyi öylece bırakıp gitmek..
Hani kahvaltı sofrasını toplamadan masada bırakıp evden çıkıp gider gibi gitmek..
Mümkün mü?
Değil elbette..
Sahibi olduğunuzu sandığınız şeylerle aranızda imzaladığın anlaşma nedense şekil değiştirmiştir.. Aslında siz onların değil, onlar sizin sahibiniz olmuştur.. Ve sahipleriniz asla izin vermez bu gitmelere..
Gün dediğiniz 24 saatlik zaman diliminden her sahip kendine düşen payı alır.. Size kalan;- eğer kalırsa tabii- başınızı yastığınıza koyup uyur gibi yaptığınız anlarda sadece sizin bildiğiniz küçük düşsel zamanlardır..
İnsanlar... İnsana dair umutlarımın giderek tükendiği demlerdeyim..
Her yeni insan , yeni bir umutla dahil oluyor dünyama..
Sormadan , sorgulamadan, sahiplenmeden, sahiplenilmeden , yanyana yürüyebilmek.. Başlangıçta herşey çok güzel.. Ne zaman ki, çıkarlarınız çatışır, ne zaman ki birbirinizin hesaplarını içine dahil olursunuz işte o zaman yol arkadaşınız başka bir şeye dönüşür.. Acıdır .. Acıtıcıdır..
Herşeyi ve herkesi bırakıp gidiyorum artık.. Bu gidiş bedenimi sahiplerime bırakıp kendi kendime hicret ediş sadece..
Sadece kelimelerimi alıyorum yanıma..
Harflerimin gölgesine saklanmak, iki noktalarımın arasından bakmak hayata, dur durak bilmeden noktalı virgüllerle dolu cümleler kurmak..
Yazmak.. Yazmak..
Sadece yazmak istiyorum bundan sonra.."
Kadın, aylar önce yazdığı eski bir karalamayı bulup çıkartır, tozlu olmayan bilgisayar dosyasından.. Ne acıdır ki, artık o tozlu raflar söylemi bile tarihe karışmıştır..
Bu yazıyı arayıp bulmasına sebep olan şeyi düşünür.. Acı acı gülümser sadece..
Sadece gülümser.. Gözlerini kocaman açar.. çünkü gözlerini kocaman açınca ağlamazsın, bunu bilecek kadar çok şey yaşamıştır..
Susar birkez daha.. Yazıyı alır yeni kayıt ekle butonuna basıp, YİNE aynı kayıdı ekler.. Ve düşünür.. Daha kaç defa bu yazının bloguna eklenebileceğini..
Masadan kalkar..
Açtığı kapının arkasındaki boşluğa bakar.. Bakar.. Bakar.. Bakar...
Aslında kimsenin gelmediğini o zaman farkeder.. Ve usulca kapatır kapıyı tekrar. Bir daha açmasınlar diye ellerini ,bileklerinden kesmeye gider..
"Gitmek istiyorum buralardan, herşeyi ve herkesi ardımda bırakıp..."
Son yıllarda içimden en çok geçirdiğim cümle bu.
Hem de gerçekleştiremeyeceğimden emin olduğum halde.
Arada böyle anarşist hayaller kuruyor insan.
Gitmek... O ana kadar yaşadığı herşeyi öylece bırakıp gitmek..
Hani kahvaltı sofrasını toplamadan masada bırakıp evden çıkıp gider gibi gitmek..
Mümkün mü?
Değil elbette..
Sahibi olduğunuzu sandığınız şeylerle aranızda imzaladığın anlaşma nedense şekil değiştirmiştir.. Aslında siz onların değil, onlar sizin sahibiniz olmuştur.. Ve sahipleriniz asla izin vermez bu gitmelere..
Gün dediğiniz 24 saatlik zaman diliminden her sahip kendine düşen payı alır.. Size kalan;- eğer kalırsa tabii- başınızı yastığınıza koyup uyur gibi yaptığınız anlarda sadece sizin bildiğiniz küçük düşsel zamanlardır..
İnsanlar... İnsana dair umutlarımın giderek tükendiği demlerdeyim..
Her yeni insan , yeni bir umutla dahil oluyor dünyama..
Sormadan , sorgulamadan, sahiplenmeden, sahiplenilmeden , yanyana yürüyebilmek.. Başlangıçta herşey çok güzel.. Ne zaman ki, çıkarlarınız çatışır, ne zaman ki birbirinizin hesaplarını içine dahil olursunuz işte o zaman yol arkadaşınız başka bir şeye dönüşür.. Acıdır .. Acıtıcıdır..
Herşeyi ve herkesi bırakıp gidiyorum artık.. Bu gidiş bedenimi sahiplerime bırakıp kendi kendime hicret ediş sadece..
Sadece kelimelerimi alıyorum yanıma..
Harflerimin gölgesine saklanmak, iki noktalarımın arasından bakmak hayata, dur durak bilmeden noktalı virgüllerle dolu cümleler kurmak..
Yazmak.. Yazmak..
Sadece yazmak istiyorum bundan sonra.."
Kadın, aylar önce yazdığı eski bir karalamayı bulup çıkartır, tozlu olmayan bilgisayar dosyasından.. Ne acıdır ki, artık o tozlu raflar söylemi bile tarihe karışmıştır..
Bu yazıyı arayıp bulmasına sebep olan şeyi düşünür.. Acı acı gülümser sadece..
Sadece gülümser.. Gözlerini kocaman açar.. çünkü gözlerini kocaman açınca ağlamazsın, bunu bilecek kadar çok şey yaşamıştır..
Susar birkez daha.. Yazıyı alır yeni kayıt ekle butonuna basıp, YİNE aynı kayıdı ekler.. Ve düşünür.. Daha kaç defa bu yazının bloguna eklenebileceğini..
Masadan kalkar..
Açtığı kapının arkasındaki boşluğa bakar.. Bakar.. Bakar.. Bakar...
Aslında kimsenin gelmediğini o zaman farkeder.. Ve usulca kapatır kapıyı tekrar. Bir daha açmasınlar diye ellerini ,bileklerinden kesmeye gider..
.............................................................
Not:Ne kadar haklıymışın arkadaşım..
İnsanlarla olabildiğince az temas etme kararlılığında meğer ne kadar da haklıymışsın..
İnsanlarla olabildiğince az temas etme kararlılığında meğer ne kadar da haklıymışsın..
zaman zaman bende gitmek isterim ...dediğin gibi sahip olduğumuz sahiplerimiz izin vermiyor...Çemberinde ne kadar az insan o kadar çok mutluluk ve huzura inananlardanım...bence kimi zaman kendi kendimize yetmeliyiz.. yetemediğimizde burda olduğu gibi sürekli yazmalıyız:))))
YanıtlaSilgönlüne sağlık....
ebu zer 'e sormuşlar yalnızlık zor değil mi ,cevap vermiş,insanlarla daha zor
YanıtlaSilşu yazıyı hatırladım okumalısın
http://www.sadikyalsizucanlar.net/eskisite/turkce/guzeran/oykuler/terk.html
İyi misin merak ettim bu son yazı biraz karamsar geldi bana son paragrafsa endişe doğurdu içimde umarım iyisindir.
YanıtlaSilTüm güzellikler seni bulsun. Sevgiler.
öyle bir yer varsa bilen banada söylesin..
YanıtlaSilYalnızlığım benim pasaklı kontesim..
YanıtlaSilsanırım beni terketmeyecek tek aşığım yalnızlığım..
YanıtlaSildedem cobandi, cok insan tanirdi ama her zaman yaylada yasardi kimseyle karsilasmamak icin... hayatinin son dakikalarinda dahi ne kadar mutlu oldugunu artik daha iyi anliyorum.
YanıtlaSil