
Şehre yağmur yağıyor..
Pırıl pırıl , gökkuşağı doğurmaya hazır damlalarla olmasa da şehre yağmur yağıyor..Böyle puslu havalarda ,bulanık bir suyu andıran denizin önündeki geniş kaldırımda durmuş öylece şehre bakıyorum.. Hemen karşımda şehrin herkesin gözdesi olan tepesi.. Ne tuhaf.. Bu şehirdeki insanların çoğu tepeden şehre bakmayı severken, ben şehirden tepeye bakmayı seviyorum.. Belki de bu bakış farkı yüzünden bir türlü birbirimize mensup olamıyoruz kimbilir..Onlar benden değil, ben de onlardan değilim..
Şehre yağmur yağıyor..
Başımı kaldırıp , gri dumandan bir ağzın yuttuğu tepeye bakıyorum.. Tepe de bana.. Yüzündeki küçümseyen gülüşü görüyorum.. O tepeden bakınca insanlar, minik karıncaları andırır.. Ben, tepenin bana öyle aczimi hatırlatırcasına bakışını seviyorum belki de.. Belki de, kimsenin yapmadığını yapışını, bana haddimi bildirişini.. Bilmiyorum..
Şehre yağmur yağıyor..
Ben, kaldırımda durmuş şehri seyrediyorum..
Bir kuş geçiyor hızla yanımdan.. Kanatlarını damlalara açmış bir kuş.. Peşi sıra dalıp gidiyorum.. Bir tutam kuzguni siyahın yağmuru ne kadar özlediğini kimseye söylemiyorum.. Aslında, söyleyemediğim bir sürü şey gibi bu da içimi acıtıyor ama susuyorum..
Şehre yağmur yağıyor..
Yağmur diyorum kendi kendime.. Ve karşı koyamadığım bir kelime akını başlıyor zihnime.. Yağmur diyorum.. Peşinden, “ıslanmak, yıkanmak, temizlenmek, arınmak”.. Hepsi gelip geçiyor bir anda ikisi hariç.. Yıkanmak ve arınmak ,gidip gidip geliyor.. Zihnimi allak bullak ediyor.. Ruhumun duvarlarına çarpıyorlar yetmezmiş gibi..Korkunç bir gürültüyle yankılanıyorlar.. YIKANMAK… ARINMAK… Beni yağmurla dövüyorlar..
Düz Aristo mantığının azizliğine uğruyorum.. Ve bir kez daha nefret ediyorum bildiğim her şeyden.. Aristo’dan , önermeden, çıkarımdan hepsinden.. Şen sıpa olmak istediğimi biliyorum.. Olamayacağımı bildiğim kadar..
“Yağmur sudur..
Su , temizler, arındırır..
Temizlenmek arınmak, kirliler için söz konusudur..
Yağmur beni temizlesin istiyorum..
Demek ki kendimi kirli , pis hissediyorum.”
Şehre yağmur yağıyor..
Ve bütün minarelerinden şehrin, avaz avaz bağırıyor Halil Cibran :
“Bu günün acısı, dünün hazzının anısıdır…”
Şehre yağmur yağıyor..
Pırıl pırıl , gökkuşağı doğurmaya hazır damlalarla olmasa da şehre yağmur yağıyor..Böyle puslu havalarda ,bulanık bir suyu andıran denizin önündeki geniş kaldırımda durmuş öylece şehre bakıyorum.. Hemen karşımda şehrin herkesin gözdesi olan tepesi.. Ne tuhaf.. Bu şehirdeki insanların çoğu tepeden şehre bakmayı severken, ben şehirden tepeye bakmayı seviyorum.. Belki de bu bakış farkı yüzünden bir türlü birbirimize mensup olamıyoruz kimbilir..Onlar benden değil, ben de onlardan değilim..
Şehre yağmur yağıyor..
Başımı kaldırıp , gri dumandan bir ağzın yuttuğu tepeye bakıyorum.. Tepe de bana.. Yüzündeki küçümseyen gülüşü görüyorum.. O tepeden bakınca insanlar, minik karıncaları andırır.. Ben, tepenin bana öyle aczimi hatırlatırcasına bakışını seviyorum belki de.. Belki de, kimsenin yapmadığını yapışını, bana haddimi bildirişini.. Bilmiyorum..
Şehre yağmur yağıyor..
Ben, kaldırımda durmuş şehri seyrediyorum..
Bir kuş geçiyor hızla yanımdan.. Kanatlarını damlalara açmış bir kuş.. Peşi sıra dalıp gidiyorum.. Bir tutam kuzguni siyahın yağmuru ne kadar özlediğini kimseye söylemiyorum.. Aslında, söyleyemediğim bir sürü şey gibi bu da içimi acıtıyor ama susuyorum..
Şehre yağmur yağıyor..
Yağmur diyorum kendi kendime.. Ve karşı koyamadığım bir kelime akını başlıyor zihnime.. Yağmur diyorum.. Peşinden, “ıslanmak, yıkanmak, temizlenmek, arınmak”.. Hepsi gelip geçiyor bir anda ikisi hariç.. Yıkanmak ve arınmak ,gidip gidip geliyor.. Zihnimi allak bullak ediyor.. Ruhumun duvarlarına çarpıyorlar yetmezmiş gibi..Korkunç bir gürültüyle yankılanıyorlar.. YIKANMAK… ARINMAK… Beni yağmurla dövüyorlar..
Düz Aristo mantığının azizliğine uğruyorum.. Ve bir kez daha nefret ediyorum bildiğim her şeyden.. Aristo’dan , önermeden, çıkarımdan hepsinden.. Şen sıpa olmak istediğimi biliyorum.. Olamayacağımı bildiğim kadar..
“Yağmur sudur..
Su , temizler, arındırır..
Temizlenmek arınmak, kirliler için söz konusudur..
Yağmur beni temizlesin istiyorum..
Demek ki kendimi kirli , pis hissediyorum.”
Şehre yağmur yağıyor..
Ve bütün minarelerinden şehrin, avaz avaz bağırıyor Halil Cibran :
“Bu günün acısı, dünün hazzının anısıdır…”
Şehre yağmur yağıyor..
çok şiddetli halil Cibran okuyasım geld sayende...
YanıtlaSilyağmura gelince çok mu kirlendik de bu aralar her yerde ve her zamankinden çok yağıyor dersin...