Baba evinin penceresinden , çocukluğunun geçtiği sokağı izledi.. Elinde uç uca eklenmiş sigaraların bilmem kaçıncısıyla , çocukluğunun kahkahalarını düşürdüğü sokağın köşesine dikti gözünü.
Yıllar sonra , bu halet-i ruhiye ile ,bu sokağı izleyeceğini hiç düşünmemişti.. Dizlerinin kanını döktüğü kaldırımlara şimdi usulca süzülen kan .. Dizlerinden akan kandan öyle farklıydı ki..
Parçalanmış gibiydi.. Olmadığı bir görünüm, görünemediği bir var oluşun arasında hapsolmuştu.. Ağzı gittikçe daralan kuyunun içine bu betonu döken ellerinden nefret ediyordu.. Nefret ettiği tek şey elleri değildi üstelik.. Giyindiği bütün elbiselerden soyunmak istiyordu.. Ama göze alamıyordu işte.. En kaba ifadeyle "yemiyordu".. Bedelsiz kazanımların mümkün olmadığını biliyordu.. Bilmek yetmiyordu işte.. Cesaret gerekiyor.. Cesaretinin ESARETe dönüştüğünü biliyordu..
Hiç değilse bir kabulleniş olabilseydi diye geçirdi içinden.. Zincirleri çekmek, bileklerini kanatmanın ötesinde bir işe yaramıyordu nasılsa.. Ama susup oturmak.. Ah bunu bir yapabilseydi.. Mutlu mesut elindekilerle yetinebilseydi ya.. Olmuyordu.. Beyninin içindeki zehirli kıymık bir türlü rahat durmuyordu.. Kıvrandıkça derinlere gidiyor, çıkartılması mümkün olmayan bi noktaya varıyordu..
Sigarası bitmek üzereyken, bir diğerini ekledi yine.. Derin bir nefes çekti.. Belki de ömrünün en derin nefesini.. Yaşadığı onca şeye rağmen küçük hayal kırıklıklarının onu dağıtmasına anlam veremiyodu hala.. Büyüyemiyordu.. Bir türlü koca kadın olamıyodu.. Küçük bir kız çocuğu gibidağılmıştı yine ..Ve bu defa dağıtan şeyin adını bile koyamıyordu...
Bir derin nefes.. Bir tane daha..
Sonra sigara bitti.. Ve sabah ezanı..
Pencereyi kapattı...
Gün birileri için yeni umutlarla başlıyordu işte..
Onun payında sadece dünün tebessümleri vardı..
Yıllar sonra , bu halet-i ruhiye ile ,bu sokağı izleyeceğini hiç düşünmemişti.. Dizlerinin kanını döktüğü kaldırımlara şimdi usulca süzülen kan .. Dizlerinden akan kandan öyle farklıydı ki..
Parçalanmış gibiydi.. Olmadığı bir görünüm, görünemediği bir var oluşun arasında hapsolmuştu.. Ağzı gittikçe daralan kuyunun içine bu betonu döken ellerinden nefret ediyordu.. Nefret ettiği tek şey elleri değildi üstelik.. Giyindiği bütün elbiselerden soyunmak istiyordu.. Ama göze alamıyordu işte.. En kaba ifadeyle "yemiyordu".. Bedelsiz kazanımların mümkün olmadığını biliyordu.. Bilmek yetmiyordu işte.. Cesaret gerekiyor.. Cesaretinin ESARETe dönüştüğünü biliyordu..
Hiç değilse bir kabulleniş olabilseydi diye geçirdi içinden.. Zincirleri çekmek, bileklerini kanatmanın ötesinde bir işe yaramıyordu nasılsa.. Ama susup oturmak.. Ah bunu bir yapabilseydi.. Mutlu mesut elindekilerle yetinebilseydi ya.. Olmuyordu.. Beyninin içindeki zehirli kıymık bir türlü rahat durmuyordu.. Kıvrandıkça derinlere gidiyor, çıkartılması mümkün olmayan bi noktaya varıyordu..
Sigarası bitmek üzereyken, bir diğerini ekledi yine.. Derin bir nefes çekti.. Belki de ömrünün en derin nefesini.. Yaşadığı onca şeye rağmen küçük hayal kırıklıklarının onu dağıtmasına anlam veremiyodu hala.. Büyüyemiyordu.. Bir türlü koca kadın olamıyodu.. Küçük bir kız çocuğu gibidağılmıştı yine ..Ve bu defa dağıtan şeyin adını bile koyamıyordu...
Bir derin nefes.. Bir tane daha..
Sonra sigara bitti.. Ve sabah ezanı..
Pencereyi kapattı...
Gün birileri için yeni umutlarla başlıyordu işte..
Onun payında sadece dünün tebessümleri vardı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder