
Ne kadar tutabilirsin ellerimi..
Uykusuz bir gecenin cinnet anında kemirdiğim tırnaklarıma,
Ve avucumdaki morluğu yeşiye dönen diş izlerime rağmen,
Ürkmeden,
SEN ne kadar tutabilirsin ki ellerimi.
Bana sinen,
ben olmayan mide bulandırıcı kokular beni bile kustururken,
Tiksinmeden,
SEN ne kadar oturabilirsin ki yanımda..
Hava pırıl pırıl,
güneş caka satarken,
ben hala gecenin gür kirpiklerinin ardından bakıyorsam dünyaya
ve artık renklerini göremiyorsam erguvanların,
Kaçırmadan bakışlarını,
SEN ne kadar bakabilirsin gözlerime..
Gidemiyorsam,
Kalamıyorsam
Buna rağmen gidip gidip geliyorsam,
Sarhoş dalgalar gibi aynı kıyılara vurup duruyorsam,
Kanıyorsam,
Kanatıyorsam,
Kaçıyorsam,
Kovalıyorsam ,
İzini kaybetmiş adımlarıma
Yetişip.
SEN nasıl yürüyebilirsin ki benimle..
Vakit,
Bu haller yoruyor karşındakini dediği vakitti bir güzel insanın..
Bilinmezdi yada bilinir miydi ki,
Yoran halleri yaşamanın yorgunluğu...
Bir köşede soluksuz kalmak hayali..
Belki de benim o kadın ;
Hayatında dinginlikleri özleyen
Dinginliğe ulaşamadığı anda kendi denizinde fırtınaları yaratan..
SEN,
Fırtınalarımın uğultusunu duyabilir misin ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder