
Yatağın terden ıslanmış sol yanından, sağ yanına doğru akıverdi usulca.. Buz gibiydi.. Vücudunu bir anda kucaklayıveren bu serinlik hoşuna gitti ilk anda .. sonra birden.. İçine bir sızı gibi saplanıveren bu yalnızlık hissi.. Bir süre gözlerini kapatıp uyku perisinin gelmesini bekledi.. Yine nazlanıyordu ve belki de gelmeyecekti.. Doğruldu.. Odanın duvarlarındaki sessizliğe kulak kabarttı.. Belli belirsiz mırılıtılar duydu.. "Gelmiş" diye geçirdi içinden.. Herşeye rağmen evde tek başına olmadığını bilmek rahatlatıyordu Onu..
Usulca yataktan kalktı.. Terliklerinin çıkaracağı sesi hesapladı ,vazgeçti giymekten.. Yalınayak süzüldü koridordan.. İçerden gelen sesi umursamadığını farketmedi bile.. Mutfak penceresi açıktı.. Masanın üzerindeki paketten bir sigara çekti.. Çakmağın alevi bir anda aydınlattı avucunun içi.. Saat 03.11 di tam.. Herkesin kaçıncı uykusunda olduğu bu saatlerde uykusunu bölen şeyin ne olduğunu sorgulamadı bile.. Öylece boşluğa baktı gözleri.. Gözleri karanlığın gözlerine aktı..
Artık dönüp dönüp geçmişi düşünmekten yorgundu. .Yorgundu artık toplama çıkarma hesapları yapmaktan.. İmkansız bir "hiç yaşamamış olmak" hayalini kurmuyordu bile.. Sarışın bir sonbahar rüzgarının koluna girmiş sahipsiz bir yaprak gibiydi.. Olabildiğince boşvermişlik, boyun eğmişlik, vazgeçmişlik..
Odadan gelen belli belirsiz ses "özledim seni" diyordu.. Gülümsedi.. En son kimi özlediğin, kime seni özlüyorum dediğini düşündü..
Hala neden burdayız diye geçti aklından..
Neden burdayız? Kocaman bir çınar kimseye farkettirmeden sökülmüştü içinde.. Şimdi rüzgarın o boşluktaki sağır eden uğultusunu kimsecikler duymuyordu..
Ani bir hareketle içeri girdi, elinde sigarasıyla odanın kapısını açtı.. Ne gizlenen, ne de hışımlı bir tavırla.. Kapıyı sadece açtı.. Doğal ,sıradan ve olağan.. Hiçbir şey söylemeden koltuğa oturdu.. Karşı karşıyaydılar.. Doğrudan adamın gözlerine bakıyordu.. Bağırmadan, kızmadan , öfkelenmeden.. "Neden hala burdayız" diye sorarak bakıyordu sadece..
Telefon "sonra ararım ben seni" cümlesiyle kapandı.. Sormadı.. Kimdi? Neydi? Bu saatte bu konuşma nedendi? Hiç birşey sormadı..
"Sana ne"lerle ehlileştirilmiş dili, hiç bir şey sormadı..
Derin bir nefes çekti sigarasından.. Adamın yanı başındaki kül tablasına uzandı, sakin bir tavırla söndürdü sigarasını.. Ağırlaşmaya başlayan göz kapaklarına huzur vermeliydi artık.. "İyi geceler" dedi..
Odadan çıkmak üzereyken seslendi adam.." Biraz gelsene yanıma!"
- Yatacağım sonra konuşuruz..
-Lütfen ..Bak sandığın gibi..
-BANA NE..
-Efendim?
-BANA Ne dedim.. Sadece BANA NE..
-Bak dinle..
Bezgin adımlarla yürüyüp, kanepede uzanan adamın yanına ilişti.. Gözlerinin içinde baktı , bütün hesaplaşmaları bitirmiş bir ifade ile..
"Hatırladın mı" diye başladı söze..
-Sana sorduğun sorulara sana ne diye cavap verdiğin günleri.. O zaman sana demiştim ki; birgün sana bana ne demekten korkarım.. Hala soruyorsam buna sevinmelisin..
Adam, başını ilk defa öne eğdi kadının karşısında..
- Ama itiraf etmeliyim, BANA NE demenin içimde yaratacağı ıssızlığın bu kadar büyük olacağını düşünmemiştim..
Kalktı.. Hiç kimse hiç bir şey söylemedi sonrasında..
Yatağının bir sigara içiminde soğuyan sol yanına uzandı sessizzce.. Sağ yanı her zamanki gibi boştu..
bana ne diyemedim ben hiçbir zaman... sana nelerin ağırlığından ezildim ben evvel zaman diliminde, bilirdim yükün taşınamazlığını da ondan mı bana nelerin ağırlığını ona yükleyemezdim... aşk mı oldu adı bunun... aşık mı... bilemedim...
YanıtlaSil