23 Haziran 2009 Salı

bedel


Kapıda öylece kaldı genç kadın.. Gitme diye seslenemeden öylece kaldı..

……

Bir Pazar öğleden sonrasıydı.. İki kadın neşe içinde konuşarak geliyorlardı, sahildeki çay bahçesinden.. Pazar günlerinin türk kahvesi ile şımartılmış doyumsuz sohbeti gibisi yoktu.. Birkaç yaş büyük olanının anlatacak ne çok şeyi vardı.. Ama O.. O, herkesin konuştuğu bir kadındı işte.. Çokça tanınan, çokça bilinen, çokça yorumlanan bir hayatı vardı.. En çok da adamlar tanırdı Onu .. Evet, o adamların tanıdığı kadınlardandı.. Mahallede yanına yaklaşmayı, her şeye rağmen onunla arkadaş olmayı göze alabilen cesur kadınlardan biriydi diğeri.. İki kadının birbirine bakarken gördüğü şeyi ikisinden başka kimse bilmezdi.. Çok tanınmış kadın için, diğeri, eski bir günlüğün arasında kurutulmuş güzel bir anıyı hatırlatıyordu .. Diğeri içinse belki de yanlışları görebilmenin rehberiydi sadece.. Sadece ona bakıp, yaptıklarını yapmasa yetecekti..

Gün ne kadar da güzel geçmişti.. Soluksuz anlatıyordu genç olan, aşık olduğunu , delicesine.. Hayranlıkla izliyordu çok tanınmış kadın onun gözlerindeki ışığı.. Hayallerini dinliyordu, gelinliğinin modelinden, gelin saçına kadar bütün ayrıntılar.. Evinin döşemelerini, perde boylarını, tabakların kenarındaki motifleri.. Zerre haset olmaksızın sadece dinliyordu. Bir ablanın kardeşini, bir annenin kızını dinlediği gibi..

Dönüş yolunda karşılaştılar, genç adamla.. Adam yüzündeki hoşnutsuz ifadeyi gizlemeye çalışarak gülümsedi.. Genç kadın fark etmedi, diğerinin hemen yakaladığı bu ifadeyi.. Ayak üstü birkaç cümle ettiler.. Sevdiği adamdı genç kadının.. Bahçede, biz diye başlayan hayallerinin kahramanıydı işte.. Küçük bir sızı saplandı kadının yüreğine.. Bir anlamsız gölge olduğunu hissetti genç adamın zihninde.. Haklıydı.. Onun gibi kadınlarla dolaşmak bile adının lekelenmesi için yeterdi de artardı bile.. Ve şimdi, kadınım demeye hazırlandığı kadın, böyle bir kadınla.. Olamazdı ..Olmamalıydı.. Dile dökülmeyen ama kaçırılan bakışlarda gizlenen bu kaygıyı okudu kadın , yanındaki genç kadına hissettirmeden..

Gitmek vakti diye geçirdi içinden..

Bir kez daha yanlış atılmış adımlarının diyetini ödeyecekti.. Bu defaki diyeti çok sevdiği bir dost daha olacaktı işte.. Çaresizce silkti omuzlarını .. “Hak ettim” dedi kendi kendine.. Ve kimsenin yüze gelip te haykıramadığı bütün küfürleri etti kendine.. Kimsenin tüküremediği yüzüne tükürdü en okkalısından..

….

Ertesi gün genç kadın onu sabah kahvesine çağırmıştı.. Bu iş bu gün bitmeli diye geçirdi içinden.. Kahve tam istediği kıvamdaydı yanında o en sevdiği acı badem kurabiyeleri.. “Bu kız insana kendini özel hissettirmeyi biliyor” diye düşündü.. Ama vazgeçmemeliydi.. Bunu Onun için yapmalıydı.. Onun için ve onu seven adam için.. Bu yükü taşımak her baba yiğidin harcı değildi.. Ve dahası kimse bunu taşımak zorunda bile değildi..

Birden bire, sohbetin orta yerinde hiç alakası yokken “artık seninle görüşmemeliyiz güzelcim” diyiverdi.. Sesindeki, çığlık pencere camlarını titretti usulca..

-Ama neden? Ne oldu şimdi? Seni kıracak bir şey mi yaptım?

-Yoo.. Seninle ilgili değil.. sadece ben.. Ben alışkın değilim işte böyle usturuplu arkadaşlıklara.. Sıkılıyorum bir süre sonra..

Dişlerini sıkarak konuşmasa, hıçkırması işten bile değildi..

-Yalan konuşuyorsun.. Bir şey olmuş.. Biri bişey mi dedi.. yoksa babam mı?

-Saçmalama yaa.. Ne babası.. Off.. sıkıldım işte anlamıyor musun?

Genç kadın sustu , kocaman gözlerini gözlerinin içine dikti öylece sustu.. Tek kelime etmeksizin yaptığı sorgulamaya karşı koymak imkanı yoktu..

Yüzü ilk defa acısını gizlemek konusunda bu kadar aciz kalıyordu.. Çenesinin titreyişine mani olmak gayretini bıraktı elden, ,belki de uzun upuzun yıllardan sonra ilk defa yüzünü örten maskesini sıyırdı.. Sigara ve uykusuzluktan çatallaşmış sesiyle, bir kez daha bedel ödeyişin cümlelerini fısıldadı:

-Gitmeliyim.. Artık görüşmemeliyiz.. Çünkü Sen.. Aslını istersen çünkü ben.. Çünkü ben, senin tertemizliğinin yanında, ancak ateşin arıtabileceği kadar kirliyim.. Korkarım.. korkarım ki; kirim seni gölgeler.. Lekelemez bilirim.. ama gölgeler bir şekilde.. Ve sanırlar ki.. Sanırlar ki Sen de.. Her neyse.. Gitmeliyim işte.. Dikkat et kendine.. Ve gözlerinin aydınlığını asla düşürme.

Ve gitti.. Arkasına dönüp bir defa bile bakmadan.. Dönüp her zaman yaptığı gibi el sallamadan, öylece gitti.. Küçük bedeni, yorgun omuzlarının gölgesinde daha da bir görünmez olmuştu sanki.. Gitti.. Ayak izlerini silen bir yağmur bırakarak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder