2 Haziran 2009 Salı

burnt sienna geç kalınca..

Bu suratsız adama nasıl tahammül ettiği herkes için muammaydı.. 20 kişilik sınıfta onun asistanı olmaya can atan bir tek o vardı.. Adam, Tanrının musavvir sıfatının bir kuldaki en inanılmaz tecellisiydi..Genç kadın içinse...
Başlangıçta, yeteneğine duyduğu hayranlık, gittikçe adını koyamadığı marazi bir tutku halini almıştı.. Adamın yaptığı herşeyi yapmak, yaşamak arzusu ile kendini tükettiğinin farkında bile değildi.. Her geçengün kendine ait parçaları yok edip , yerine Adama ait olanları koyuyordu.. Aynı kitapları okuyor, aynı müziklerde kendinden geçiyordu, aynı içkilerle sarhoş oluyor, aynı cümleleri kuruyorldu onunla.. Genç kadın, büyüsüne kapıldığı adama dönüşüyordu..
Onun olmak istiyorum demişti bir keresinde.. Akranlarını kahkahalara boğan bu çaresiz itirafın peşinden bir daha ona dair tek kelime konuşmamıştı kimseyle.. Anlamayacaklardı.. Bu hali.. Bu yok olma, bu yeniden var olma arzusunu anlatamayacaktı nasılsa.. Sustu..
----
Sergi açılışıydı.. Yüzlerce davetlinin arasında onu izliyordu Genç kadın.. Gözlerindeki hayranlık ,bir insanın hakedebileceğinden çok fazlaydı.. Daha ilk geceden, resimlerin neredeyse tamamına yakını kolleksiyonerler arasında paylaşılmıştı.. Adam, küstah hatta kaba tavırlarla misafirlerinin resimleri hakkındaki yorumlarını cevaplıyordu.. Gece yavaş yavaş sona erdi.. Adam, bir anahtarı da genç asistanında olan stüdyosuna gitti.. Bir kaç saat geçmişti ki, elinde yarısına kadar içilmiş bir şişe şarapla göründü genç kadın..
-Bu saatte ne arıyorsun burda?
Sarhoşluğun verdiği cesaret kalkanının altında ,aylardır biriktirdiği cümleleriye gelmişti kadın..
-Sana geldim..
-Çok geç olmuş.. Eve git ve yat..
-Sana geldim..
-Git ve yat dedim ben de...
-Neden anlamıyorsun.. Neden bir şans vermiyorsun bana.. Dünyada seni gerçekten anlayabilen bana neden bir defa olsun..
-Sus..
-Ben.. Seni anlayabilen tek insanım.. Seni yalnızlığından kurtarabilecek tek insan..
-Haah haa.. Anlamak.. Beni .. Ben bile beni anlayamamışken.. Yalnızlık.. Kurtulmak istdiğimi kim söyledi.. Kimseye ama kimseye ihtiyacım yok.. Sana bile.. Duydun mu küçük sersem, sana bile..
Şimdi git evine..
- Bütün kurallarımı, bütün zaaflarımı soyunup geldim sana.. Sadece bir fırsat...
Çok güzeldi.. Yüzündeki inanılmaz güneş baş döndürücü olsada, OLMAZlığı biliyordu adam.. Kadının onu anlayamayacağını da..
"Peki o zaman.. Bakalım neyi ne kadar anlamışsın" diyip,stüdyonun perde ile ayrılan bölümüne girdi. Bir kaç dakika sonra elinde küçük bir yağlı boya tablo ile geri döndü..
-ACI dedi Genç kadın..
-Evet.. ACI.. Benim acım.. Bunu yapmanı istiyorum.. Şimdi hemen.. Yapabilir misin?
Gri zemin üzerinde, kırmızı vesiyahın baskın olduğu, inanılmaz bir renk dövüşünü andırıyordu resim.. "Yapabilirim" dedi genç kadın.. Adamın fırçasını tıpkı onun gibi kullandığı herkesçe biliniyordu.. Şüphesiz yapabilirim diye geçirdi içinden.. Ama neden bu diye sordu kendi kendine.. Teknik itibariyle bukadar kolay olan bir resmi neden seçtiğini düşündü..
---
Genç kadın, şövalenin başında kaderini çiziyor gibi hissetti kendini.. Defalarca seyrettiği seyrettiği resme bir kez daha baktı.. Beyninin içine nakşedilmiş görüntü, bir kaç saat sonra tuvalin üzerinde bütün mükemmelliğiye zaferini haykırıyordu..
-Bitirdim..
-Sahi mi? hadi gidip bakalım, ne yapmışsın..
Adam resmi ile yanyana duran aynılığa donuk gri gözleriyle "öylesine" baktı.. Genç kadın nefesini tutmuş ,adamın dudaklarından çıkacak cümleyi bekliyordu.. Adam, kadının yaratıcı adını verdiği parmaklarını tuvalin üzerinde gezdirdi.. Sonra çevirip parmaklarına baktı..
-Orche sarısı..hmm. Cobalt mavisi..Cadmiyum kırmızısı..ve titanyum beyazı... Siyah.. Aynı gibi görünüyor değil mi? Ama...Olmamış..
-Neee?
-Olmamış..
-Ama nasıl? Yalan söylüyorsun.. Bahane arıyorsun sadece..
-Evine git..
-.....
Genç kız, yenik savaşçılar gibi kapıya yöneldiğinde adamın sesini duyudu:
-Orche sarısından önce burnt sienna olmalıydı..
Genç kız geri döndü:
-Efendim?
-Acının sırasını bilemedin..Sırası vardı.. Boyaların kuruluk yaşlılık derecesiyle tespit edilebilir bir sırası vardı.. Aynı görününyordu..Ama senin acın sadece taklidi bir acıydı unutma..Beni anlamaya çalışmaktan vazgeç..
-......
-Bir de şey..
-....
-Giderken anahtarı bırak ve öyle git..
-.........





1 yorum: