İki kişilik yatağın tek kişilik sıcağına sarılmış uyuyordu. Bebekler gibi uyurdu. Nefes bile almıyor sanırdınız. Çarşaf ve yorganı incitmezdi bile uyurken. Dünyanın en huzurlu uykusuydu sanki uykusu.. Yada uyku, yarı ölümden daha da fazlaydı Onun için.. Belki de uykuya daldığında bedenini savuracak kadar bile can kalmıyordu cesetin için de kim bilir.
Eski derin uykuları unutalı hayli zaman olmuştu. Artık küçük bir karıncanın yürüşüyü yada perdeyi titreten ufacık bir esinti yetiyordu yataktan fırlamasına. Tedirgin uykular edinmişti.. Depremleri bile duyurmayan derin uykular intikamını alıyordu artık.
Ayak ucunda bir sarsıntıyla irkildi. Gözlerini açıp açmamak arasında bir an gidip geldi. Gelenin kim olduğunu biliyordu nasılsa. Uyuyor gibi yapıp gitmesini bekleyebilirdi. Ama ya gitmezse, Ona uykuda yakalanmak felaketi olabilirdi. İstemeyerek açtı gözlerini.. Yanılmamıştı. Gelen O'ydu herzamanki gibi. Mahmur gözlerle baktı, sahte bir gülümseme takınarak.. Kızgınlığını ve korkusunu ,en çok da korkusunu gizlemenin en sevimli yoluydu bu.. Sahte bir gülümseyiş ve o saatte söylenmekten mahçup bir "hoşgeldin."
Siyah karanlık bir gölge... Sadece gözlerini seçebildiği.. Bu gözler.. Bir çift gözün bu kadar nefretle bakabileceğini ilk farkedişi değildi. İlk ürküşü de değildi bu.. Her seferinde aynı gözlerden aynı korkuyu duymak .. alışılamayan korkular varmış demek ki. Yada aşılamayan korku duvarları.. O bant hiç kopmuyordu nedense, o duvar hiç aşılamıyordu ne acı, her korktuğunda daha da yükselen o duvar, aşamadığı o korku.. Kalbinin ağzından çıkacak halde olduğunu anlaması işten bile değildi. Allahtan ayak ucundaydı yoksa yorganın titreyişini hissederdi muhakkak. Duyuları o kadar keskindi ki, muhakkak hissederdi.. Zaten bir şeye hükmetmek için duyulara ihtiyacı bile yoktu Onun, O birşeye vehmetti mi olmadığına ikna için Tanrıların dile gelmesi bile para etmezdi.
Sadece bakıyordı.. "Yataktan kalkmak en doğrusu" dedi kendi kendine.. "Yatak oldukça savunmasız bir mekan, kalkıp odaya geçersem hiç değilse kaçabilme şansım olur." Kalktı, yine aynı sahte tavırla "hadi içeri gidelim , birer sigara içeriz" dedi.. Bu sahtelik , bu hal onu lime lime ediyordu. İçindeki sövüp duruyordu dışındaki sahtekara.Çarpıp çıkamadığı kapının önünden geçip odaya girdiler. Gözler nefretini bir parça bile eksiltmeden öylece bakıyordu..
"Allah vere de ellerim titremese" diye içinden geçirirken odada yalnız olmadıklarını gördü.. Odanın karanlık noktasındaki koltukta sessizce, sinsice onları seyreden "şey", belli ki bu durumdan çok keyif alıyordu..
Ürkütücü ama onunla sözler olmadan konuşabilmeyi beceriyordu. Bu yetiyi ne zaman kazandığını hatırlamak bile istemedi.
-Burda olduğunu tahmin etmeliydim..
-Bu eğlencenin mimarı kim sanıyorsun.
-Ne istiyorsun Ondan.
-Derdim Onla değil ki küçük ahmak.. Derdim seninle.
-Benden ne istiyorsun.
-Tabii ki seni..
-Ama neden?
-Benim için muhteşem bir beden olacaksın.Seninle öyle şeyler yapacağız ki bunları hayal etmeye senin bile sınırların yetmez.
-İyi ama neden ben..
-Çünkü senin milyonlarca sebebin var.. Ve kimse bunu benden bilmeyecek.Kafanı çalıştır.. Hani çok zekiydin.Hala anlamıyor musun.Sen tam bana göresin.
-Hiç bir zaman ele geçiremeyeceğini biliyorsun değil mi..
-Sen beni masal kahramanı mı sanıyorsun sersem..Oyunlarımdan haberin bile yok. Bak şimdi kalkıp Onun kulağına sana dair üfleyebileceklerimi bir düşün.. Bu arada sizin evde silah da varmış. Bu çok eğlenceli olabilir.
-Bunu göze alamazsın.. Sana cesetim değil bedenim lazım.
-Evet ve sen de ölmeyi göze alamazsın.Hayata seni bağlayan şeyler var..
-Ondan uzak dur..
-Ha haaa .. Korkma.. Derdim sadece seninle..
Sigaradan derin nefesler çektiler.. Hiçbir şey konuşmadan..
Sessizliği Onun sesi böldü :" Birgün seni öldürmekten korkuyorum."
Hiçbir şey diyemeden sustu.. Bu haldeyken Ona ne diyebilirdi ki..
Yanına usulca sokulan "şey", saçlarına dokundu:
-Çok güzeller.. Bunlarla neler yapabileceğimizi bir bilsen.Hadi inat etme.. Benimle kumar oynanmaz.. Kaybedeceklerini tahmin edemezsin..Sana sonsuz ihtişam vaadediyorum.. Sana mabedimin kapıların açıyorum.. Ordaki en eşsiz gözdem olmayı sunuyorum sana.. Evet de.. Bak herşey ne kadar güzel olacak.
Gücünün tükendiğini hissediyordu.. Onu koruyanların hızla kaybolduğunu hissediyordu. Sıcak hiç bu kadar sıcak olmamıştı..
O , eline silahını almıştı bu arada , "seni öldüreceğimden korkuyorum" diyordu sadece.. Devamını unuttuğu bir şiiri tekrarlar gibi.
Ve pes etti.. Ayağa kalktı en fahişe tavrıyla :" hadi aşkım, gel içeri gidelim bunları orda konuşuruz "dedi.. Elleri titremeden Onun elindeki silahı aldı birlikte yatak odasına yürüdüler..
O sırada içinden kopan parça mabedin gözdesi olmaya gidiyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder