14 Aralık 2008 Pazar

Biz iki hırçın Karadeniz dalgasıydık...


Sakin göllerin kuğusuyduk

Salınarak suyun yanağında

Yarılan ekmeğin buğusuyduk.

Olmasaydı sonumuz böyle.




Ama biz sakin göllerin kuğusu değildik.Biz hırçın iki karadeniz dalgasıydık.


Sürekli bir çırpınış, bir dövüş haliydi bizimkisi. Ne zaman durulur gibi olsak ,kısa süreli bir sükunet olduğunu bilirdik ikimiz de. Hızlı alınan bir nefes, bir masum üfff bile yeterdi bizi bulandırmaya... Beraber kıyıları döverken bile birbirimizi döverdik en çok.. Hal böyle olunca aşkın en yorucu haliydi yaşadığımız.


Sakin aşklar vardır hani uysal aşıklar.. Hani huzurla birbirine sarılan dallar gibi, birbirini doyasıya okşayanlar.. Uzanıp gün batımında sessizce güneşin batışının seyrine dalanlar. Hani, okşanan saçlar vardır, koklanan, uzun uzun seyrine dalınan saçlar.. Aşk , saçla kurulan bir ilişki olsaydı bizimkisi yolarcasına olurdu , canını yakarcasına..


Biz iki hırçın karadeniz dalgasıydık.Daha kendimize bile huzur veremişken, ruhumuz kendi içimizde bile dinginliğini bulamamışken ve dahası bulamayacakken, aslında ne kadar talihsiz bir rastlaşmaydı bizimkisi..


Marazi bir durum gibi görünüyor değil mi? Evet.. Normal biriyseniz.. Ve huzursa tercihiniz her aklı başında insan gibi, bu dövüşür gibi sevişmeleri anlamanız üzgünüm imkansız.. Yorucu ve anlamsız gelecektir size.. Ama dedim ya biz hırçın iki karadeniz dalgasıydık ve tek bildiğimiz bu bitmek bilmeyen bu çırpınışlardı.. Durulmak isterdik bazen, ama bilmezdik durulmanın yolunu.. Durulmanın yolunu bulamamak bile yeterdi çırpınmaya.


Şöyle bir ağız tadıyla birbirimizin gözüne bakamadıysak bundandır..


Bundandır, şiirler okuyamayışımız bitmesini istemediğimiz gecelerde.


Biz, sevişmeleri bile dövüşür gibi yaşayanlardık.. Sanki bu defa sonmuşçasına, hırsını alırcasına, kanarcasına , kan ter içinde kalırcasına yığılırdık yatağa.. Sakin okşayışlar kandırmazdı bizi..


Uğrunda yorulmadığımız hiç birşey keyif vermezdi bize.. Kolay fetihlerin fatihleri olamazdık. Kim bize geldiyse kaçmalarımız, kim kaçtıysa ölümüne kovalayışlarımız bundandı.


Teslim olmayı sevmezdik.. Bir avuç su değildik ki avuçlara sığalım. Biz iki hırçın karadeniz dalgasıydık ve teslim olanı dalgamızda yok edip teslim alınacak zerrelere yönelecek kadar da istilacıydık. Birbirimize tesilm olmayışımız yada aslında olamayışımız da bundandı..


Biz iki hırçın karadeniz dalgasıydık, köpüren , köpürdükçe birbirine karışan.. Birbirine karıştıkça yoran, yordukça daha da arzulanan.


An'ı kaçırmakla, hayatı ıskalamakla suçlanırdık hep.. Ama bizi biz yapan buydu.. Buydu "an"dan , "hayat"tan anladığımız.. Bizim en vahşi ,en insan, en biz olduğumuz yanımızdı bu hırçınlık... Bunu kimseye anlatamadık.. Aslında anlatabilmek gibi bir kaygımız da olmadı pek."İşinize gelirse" makamındaki şarkıların bestekarıydık.


Şiir nasıl da usul usul diyor ;Sakin göllerin kuğusuyduk, Olmasaydı sonumuz böyle diye..


Ama biz iki hırçın karadeniz dalgasıydık, başka bir sonumuz olamazdı ki...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder