Bildiğin bir yağmur yağıyor şehrine..
Senin bildiğin benimse yeni alıştığım yağmurlar bunlar.Bizim ordakiler buna pek benzemezdi.Benzemeyen yağmurun damlası değil sonrası.. Burda yağmurdan sonra toprak kokuyor gerçekten.. O eskiden yakalayabilmek için dört yanı kokladığım o toprak kokusu ,her yağmur sonrası nefesime karışıyor ne güzel..Yağmurdan sonra seviyorum şehrini.
Ya orda.. Orda yağmur yağıyor mu? Orası her neresiyse, orda da toprak kokuyor mu yağmurdan sonra.
Allah bilir sen gök gürültüsünden korkmazsın benim tersime.. Sahi şimşek çakınca gözlerini kapar mısın sende benim gibi ve kalbin sıkışırmı gökgürültüsünü beklerken.. Sanmam, sen bu basit tabiat olaylarının oluşumu düşünür ve korkacak birşey olmadığına hükmedersin.. Haklısın.. Ama benim , hala böyle çocuk korkularım var işte.. Gülme sakın..
Yağmur damlasına tutunup , toprağa sızmanın hayalinin kuruyorum arasıra.. Çünkü rüzgara asılıp sana gelme umudum kalmadı.. Sana gelinemiyorsa, toprağa sızmak ... Bu da mı çok fazla oldu.. Olsun.. hayal değil mi sonuçta.. İstediğim gibi kurgulayabilirim..
Bak,mesela sana bir mektup yazıyorum.. Asla yazamayacağım bir mektup hem de..Merak etme oyun olduğunun farkındayım.
Yağmur yağıyor...
Aklımda Karakoç'un dizeleri;
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyveler sabırla olgunlaşırmış,
Bir gün gözlerimin taa içine bak..
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış...
Birgün gözlerimin taa içine bakar mısın sahi..
Hiç sanmıyorum...
Bakmışın bakmamışın ne gam ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder