Bu pencere, bu bahçe, bahçedeki ağaçlar son kez tanıklık edecekti halime, ve son kez dinleyeceklerdi muhatabı sen olan yazılmamış mektubu.
El*eda diye başladım söze.. Elveda... Dönmemek üz*re gidili*orsa "elveda" denirdi ç*nkü..
Yutkundum.. Boğazım ku*uyordu.. Nasıl bit*cekti bu mektup? Daha şimdiden bir yumru* gelip çörekleniyorsa boğazıma ve *özlerim yağmur boşaltmakla tehd*t etmeye başlamışsa... Nasıl okuyacaktım ya*ıl(a)mamış bu kelimeleri..
Di*imi tutuşturan heceler,usulca düşüyordu arka bahçenin karanlığına.. İnc*r ağacının yapraklarında huzursuz bir çırpınış başladı.. Bu ağaçları kesmeli diye geçirdim içimden.. S*ylenmemesi gereken bu sö*lerin şahidi olan, ağaçları kesmeli..
Şehre baktım.. Sahur vakti ışığı ya*an pencerelere..Sonra, senin pencer*ni düşündüm.. Senin, o adre*ini bilmediğim pencereni.
Meğer, sandığım kadar küçük değ*lmiş bu şehir. Ö*le olsa, karşılaşırdık muhakkak. Avucuma sığıyor de*iğim bu şehirde, ayak izlerini bile göremeyişimin çaresizl*ği.. Acı..
Bilmediği mi sanıyor*un.. Yüreğimin ,usul usul fısıldadığı bu cüml*lerin korkunçluğunun farkındayım elbette. Farkı*dayım, katle fermanı hak eden cümleler kurduğumun... Darağacımdaki ilmeğ*mi ellerimle dokuduğumu biliyorum...
Ama...
Ama oldu işte..Lanet olsun ki oldu.. En az senin kadar i*temediğim şey oldu.. Dilediğim ,istediğim ama hak etmediğim o şey, beni en belasından , en yasağından buldu..
Bir düşün!
Sana, muhatap olması bile ağır g*len bu yükü, yüreğimin nasıl kadırabildiğini bir düşün...Izdırabımı, kelimelerimin kı*ranışından anla hiç değilse..
Sus!
Hiç birşey söyle*e..
Kızma! Öfkelenme!
Hakikati yüzüme haykırma.. İnsaf et..Her gece k*ndime tekrarladığım şeyleri hiç değilse bu gece dillendirme..
Bi*iyorum..
Bilmediğimi, düşünmediğimi sandığın kadar iyi biliyorum üstelik.. Asla olmaması gereken şeyler vardır hayatta.. Hiç bir kurala uymayan şeyler.. Hiç bir kitaba sığmayan şeyler.. Ve hiç bir toprağın kabul etm*yeceği yağmurla* vardır..
Ahh!
Kesmeli şu *ncir ağaçlarını, kesmeli...
Yakılması gereke* bu cümleyi bu mektuptan silmeli..
Gitmeli artık..
En çok da susmalı..
ve becerebilirsem;
Dîl'imi de dilim gibi lâl etmeli...
Elveda...
El*eda diye başladım söze.. Elveda... Dönmemek üz*re gidili*orsa "elveda" denirdi ç*nkü..
Yutkundum.. Boğazım ku*uyordu.. Nasıl bit*cekti bu mektup? Daha şimdiden bir yumru* gelip çörekleniyorsa boğazıma ve *özlerim yağmur boşaltmakla tehd*t etmeye başlamışsa... Nasıl okuyacaktım ya*ıl(a)mamış bu kelimeleri..
Di*imi tutuşturan heceler,usulca düşüyordu arka bahçenin karanlığına.. İnc*r ağacının yapraklarında huzursuz bir çırpınış başladı.. Bu ağaçları kesmeli diye geçirdim içimden.. S*ylenmemesi gereken bu sö*lerin şahidi olan, ağaçları kesmeli..
Şehre baktım.. Sahur vakti ışığı ya*an pencerelere..Sonra, senin pencer*ni düşündüm.. Senin, o adre*ini bilmediğim pencereni.
Meğer, sandığım kadar küçük değ*lmiş bu şehir. Ö*le olsa, karşılaşırdık muhakkak. Avucuma sığıyor de*iğim bu şehirde, ayak izlerini bile göremeyişimin çaresizl*ği.. Acı..
Bilmediği mi sanıyor*un.. Yüreğimin ,usul usul fısıldadığı bu cüml*lerin korkunçluğunun farkındayım elbette. Farkı*dayım, katle fermanı hak eden cümleler kurduğumun... Darağacımdaki ilmeğ*mi ellerimle dokuduğumu biliyorum...
Ama...
Ama oldu işte..Lanet olsun ki oldu.. En az senin kadar i*temediğim şey oldu.. Dilediğim ,istediğim ama hak etmediğim o şey, beni en belasından , en yasağından buldu..
Bir düşün!
Sana, muhatap olması bile ağır g*len bu yükü, yüreğimin nasıl kadırabildiğini bir düşün...Izdırabımı, kelimelerimin kı*ranışından anla hiç değilse..
Sus!
Hiç birşey söyle*e..
Kızma! Öfkelenme!
Hakikati yüzüme haykırma.. İnsaf et..Her gece k*ndime tekrarladığım şeyleri hiç değilse bu gece dillendirme..
Bi*iyorum..
Bilmediğimi, düşünmediğimi sandığın kadar iyi biliyorum üstelik.. Asla olmaması gereken şeyler vardır hayatta.. Hiç bir kurala uymayan şeyler.. Hiç bir kitaba sığmayan şeyler.. Ve hiç bir toprağın kabul etm*yeceği yağmurla* vardır..
Ahh!
Kesmeli şu *ncir ağaçlarını, kesmeli...
Yakılması gereke* bu cümleyi bu mektuptan silmeli..
Gitmeli artık..
En çok da susmalı..
ve becerebilirsem;
Dîl'imi de dilim gibi lâl etmeli...
Elveda...
...............
Tarih : Şehirden ayrılmadan önceki gece..
Yer: Şehir..
Yer: Şehir..
incir ağacı duruyor mu?
YanıtlaSil"..ve yürek, gizli öznesiydi seni sevmelerin.."
YanıtlaSil-mka-
Ve yürek gizli öznesiydi seni sevmelerin ki o yürek bir tek kendine edebildi vedasını dilini lal ederek...
YanıtlaSilve yürek kinli öznesiydi seni sevmelerin..
YanıtlaSilCansu
gereksiz adam ; ağaç duruyor merak etme.. Onu ocağıma dikicem :)
YanıtlaSil-mka- ve evren, bu arada gereksiz adam , iyi ki varsınız..
can/su , ismini böyle yazdım ama kızma sakın.. Bir birinden güzel iki hecesi olan bir adın var.. Güzel hem de cennet (!) kadar güzel.. O yüreğe kin yaraşmaz bence..
YanıtlaSilKin, zehirdir.. Ve içine girdiği şeyi öldürür.. Buna fırsat verme.. Sevmek sana çok yakışır eminim..
Gizli özne.. bende bir zamanlar cümlelerin gizli öznesiydim birisi için... kimse bilmesede ben hep bildim.
YanıtlaSilveda etmeyeceğin ellerle tutuşman dileğimle,kalemine sağlık..
YanıtlaSilsn.cache,
YanıtlaSilben cansu (Hayat suyu, çiçeklere verilen ilk su) (anlamı cennet demek değil ama 2 hece), yazılarınızı ara ara okuyup takip ediyorum fakat adsız olmam sanırım bir karışıklık yaratmış sizde, zira ben blogu olmayan ama gezinme zamanım olunca siz ve sizin gibi birkaç blogu takip eden naçizane yorumlandıran bir kişiyim. ayrıca okurken kendime de bir pay çıkarıp KİNLİ özne yaptım,umarım buda yanlış anlaşılmamıştır.
Teşekkür ederim
Hoş kalın, iyi kalın
"..ve yürek, gizli özneydi seni sevmelerin.."
YanıtlaSilkocaman bir yürek görüyorum..
ve şu mısralar aklıma geliyor;
"Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim "
...
(uğradım..)
@ ışıl ; o zaman böyle şeyler yazılır mı? sanmam..
YanıtlaSil@ efsa ; zordur.. o cümleler ki kendinden başkasının yanında bile fısıldayamazsın bile..
@ BaleYBeleN ; ne garip yürek ne kadar büyükse acı da o kadar büyük oluyor..
Çok güzel dizeler teşekkür ederim..Dizelerin devamını da okudum..