7 Ağustos 2009 Cuma

bana dair..


Suyun kenarında durdu ve sudaki aksine baktı.. "Şayet gördükleri buysa insanların, benden kaçmalarını anlıyorum" dedi kendi kendine.. Suda gördüğü bir canavardı.. Korktu .. Korkusunu yendi .Bir daha baktı suya.."Bir adam yaratmak" geldi aklına.. "Bir canavar yaratmıştı." "Seni yaratan bensem öldürmeye de muktedirim" diye mırıldandı..Elini soktu suya, sudaki aksini dağıttı.. Varsın Lethe olmasındı ırmagın adı. Bir avuç su aldı, yüzünü yıkadı.. Yüzünü akıttı suya..Aynı yüzü görmekten mi korktu bilinmez,bir daha bakmadı suya .. Unuttu mu peki?. Kimbilir

.......................................

"Ben" diye başlayan cümleleri sevmem..Kimse sevmez zaten..Ben diye başlayan cümleleri kuranları de sevmem.Arkadaş gruplarının en itici tipleridir onlar..Kendini olmazsa olmaz, vazgeçilmez ve herkesten farklı ve özel sanandır.. Lakin, öyle bir an gelir ki o an "ben" diye başlayan cümleler kurması gerekir insanın.. Yada belki de gerekmez de "O" yine kendini bir halt sanır.Zanneder ki, kendi için anlatılması gereken "ben"i çok merak etmektedir insanlar.. Öyle bir andayım arkadaşlar ve size bir dolu "ben" cümlesi yazacağım az sonra. Yani yazının devamını okumak zorunda değilsiniz.

........................................

Ben kimim?Neyim ? Ne yapıyorum? Amacım ne?

Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden
Daha keskin eliyle başını ensesinden
Ayırıp o genç adam uzansa yatağına
Yerleştirse başını iki diz kapağına
Soruverse ben kimim ve bu hal neyin nesi
Yetiş yetiş ey sonsuz varlık muhasebesi

Dante misali ortasındayım ömrün demek, yaşımı söylemenin en artistlik yolu.. Henüz şakaklarıma kar yağmadı ama olsun.. İrice bir çekirdek ailede doğup büyüdüm Ortanca çocuk olmanın dayanılmaz ağırlığıyla. Bütün angarya işler "ablan, koca kız , O mu yapacak" yada "bi damlacık çocuk kardeşin mi edecek" denerek tarafımdan istenirdi. Ailenin en uyumlu , en geveze, en yedi kralla barışık tipiydim. Takdir belgesi asla eksik olmayan illk-orta- lise yıllarından sonra babama karşı çıkamayarak " daha iyi maddi koşullar sağlayacak" bir iş bulmanın ilk adımı olan üniversiteye başladım.. 2. sınıfa geçtiğim anda okul benim için kahvenin yakınlarındaki bir binadan ibaretti.. 3. sınıfta tanıdım Onu. Türk filmi aşkı yaşadık, romantik komediler gibi evlendik.. Kemalettin Tuğcu kitapları tadında günler yaşadık.. Daha detayi aile mahremiyetine ihanet olacağı için bu konuları es geçelim.

Yazmak...

Yazmazsam ölürdüm filan demiyeceğim..Yada yazmak ,benim için nefes almak gibi bir şey gibi beylik lafların ardına da sığınmayacağım.

Kelimelere aşığım.. Onlarla acemice de olsa dans etmeyı, onlarla sevişmeyi, koynuma alıp yatmayı, onlara sarılıp ağlamayı seviyorum.

Üniversite yıllarımda acemice yazılan şiirler, ilk beğeniye sunulduğunda elime insafsızca tutuşturulan Necip Fazıl'ın Çile'si ile şevkim kırılmış oldu.. Biraz kendimi toparladıktan sonra, yeniden "yazmaya çalışmaya" başladım. Garipti, sadece üzgün olduğum zamanlar yazabiliyordum.Sanırım etrafımda "neşeli anları" paylaşacak insan çoktu. Yada ağlayacak insanım yoktu. Birgün bu yazılar, hiç geçmemesi gereken birinin eline geçti.. Suçun adı konmuştu :Kötü anıları biriktirmek.. Cezası: Yazıların yırtılıp atılması.. (keşke hafızamın belli bölümlerini de yırtıp atabilseydi.) Kelimelerle arama uzun bir ayrılık girdi.. Taa ki...

Taa ki, O'na rastlayana kadar..O.. Anlamsız bir ortamda, aptalca bir şekilde tanıştığım, anlamını bilemediğim ve karşı koyamadığım bir şekilde içime işleyen O. Kendini her nekadar sarı çizmeli mehmet ağa sansa da hayatımda ifade ettiği yeri kendime ve kendisine izah edemediğim, dostu olmaktan geçip arkadaşı bile olamadığımı acı olsa da bildiğim O...

Yazdığım bir yazıya, hiç de kendisinden beklemediğim bir övgü cümlesi yazmıştı.. Kelimeleri hatırlatmıştı bana.. Belki de Onu özel kılan buydu.. Kelimeleri ve unuttuğum birsürü şeyi bana hatırlatması yani..

Her ruha zerkedildiğine inandığım haller vardı.. Çocukluk, gençlük, orta yaş, yaşlılık halleri.. Ve bu haller mutlaka ama mutlaka yaşanacaktır.. Hiç birini es geçemezsiniz, yok sayamazsınız.. Zira birgün atlanmış , yaşanmamış bir yaş, geri teper ansızın.. Bir çıban çıkar ruhunuzda, zonklamaya başlar.Bu ağrı yaşadığınız hiç bir ağrıya benzemez..

Turfanda sebze meyveler gibidir, geç kalınmış atlanmış halleri yaşamak..Komik olursunuz... Komik olmayı göze alabilirseniz, tadı asla gerçeğine benzemese de, bir iki lokma yiyebilirsiniz bile..

İşte bundandır yazmalarım..

Zihnimden atamadığım "kötü anılar", "turfanda aşklar", "orta yaş masalları"..Ama hepsi gerçek , hepsi "Ben."

Beğenilmek gibi bir kaygısı olmadı yazıların.. kanaatlerinizi umursamadığım için değil, yazıların muhatabından bir yankı beklediğim içindi.. Ve o yankı hiç bir zaman gelmedi...

Söze tesirini veren Allahtır, ve söz dudaktan çıktığında kulağa, kalpten çıktığında kalbe ulaşırmış derler.. Ulaşmayan sözler samimiyetsizliğinden midir sadece.. Mühürlü kalplere ulaşamayan sözleri nereye koyacağız şimdi..

(Yine aynı şeyi yapıyorum.. Acziyet insanı saldırganlaştırıyormuş gerçekten.)


Bir ağaca adımı kazır gibi yazmak, bir iz bırakmak kimse görmese de. Öylesine geçip gitmemek bu hayattan.. "Ben de vardım bir zamanlar" ve "bunlar da yaşandı" diyebilmek için..

Belki de kendimi önemsediğim için yapıyorum bunu bilmem...

7 yorum:

  1. Yazdıklarını bir çırpıda okudum."Ben"li cümleleri günlük hayatta zaten kullanamıyoruz dediğin sebepten ötürü.O yüzden ben blogumda kendimi anlatmaktan çekinmiyorum.Aklımdakiler silinmiyor ama en azından rahatlıyorum.Seninde dediğin gibi kelimelerle oynamak güzel :)

    YanıtlaSil
  2. KELİMELERİNDEN BAŞKA ÖZGÜRLÜĞÜN YOKSDA HELE DAHA DA GÜZEL..

    YanıtlaSil
  3. eloğlu duyar kardeşin duymaz mıydı o şarkı? peki niye o zaman ah bu şarkıların gözü kör olsun demek...
    insanların hepsi bencil değildir ama bencileyin bilinmek ister çünkü içinde tanrıdan izler taşır. ne demiş yaradan "ben bir gizli hazine idim, bilinmek istedim" ve yaradılmış insan, içindeki hazineyi araştırmadan başka keşiflere çıkmış aptalca oysa neymiş. "kendin bilmek miş" işin özü. sizin size doğru olan içsel yolculuğunuzda yorulmadan ve dinlenmeden menzile ulaşabilmenizi diliyorum. yol o dur ki....

    YanıtlaSil
  4. yol o dur ki ?????

    devamı?

    YanıtlaSil
  5. bilmediğini kimse söylemeyez sana... herşeyi bilenden başka.

    YanıtlaSil
  6. bildiklerimi unuttum ben..
    bilmediklerimse..
    Zaman kısa/ yol uzun/ ben yorgun..

    YanıtlaSil
  7. içine işleyen..ne gariptir bu, yığınla kişi arasından, tek bir kişi, her yaptığı/yapmadığı ile dönüştürür bizi, bize.
    güzeldi, gecenin bu vakti okumak:)

    YanıtlaSil