28 Ağustos 2009 Cuma

kaybedenler kraliçesi -2-

O’ydu.. Aylar sonra gelmişti işte…Kaybedenler Kraliçesi.. Dönmüştü.. Tam artık, gelmez dediğim anda çıkıp gelmişti işte..
Haftalarca aramıştım O'nu.. Şehrin bütün karanlık sakaklarında, bütün kaldırım altı batakhanelerde O'nu aramıştım.. Yoktu.. Sanki buhar olup uçmuştu hiçbir iz bırakmadan.. Ev sahibin eline sıkıştırılmış birkaç yüz lira yetmişti evine girmeye.. Bir iz, kim olduğuna, nerde olduğuna dair bir küçük iz.. Yoktu.. Yer yer cilası dökülmüş konsolun çekmecesinde kadife bir örtü ve üzerine bırakılmış bir tek zar.. Hepsi bu..
Ama gelmişti işte.. Telaşlıydı.. Kalbimin sesini duyabiliyordum.. Karşımdaydı işte.. Aynı yorgun , soluk yüz.. “Nerde” diye sordu? Duymak istediğim bu değildi.. Beni hatırlamamış olması imkansızdı.. O halde neden küçücük bir tepki yoktu gözlerinde.. Gözleri sadece bakıyordu ve öylece gözlerimin içinden kayıp ,arkamdaki boşluğa düşüyordu..
-Kim?
-Patronun nerde.. Onu bul bana.. Hemen..
Sesindeki buyurganlık, insanı nasıl da edilgen kılıyordu.. Odasına gidip patronu çağırdım.. Kaybedenler kraliçesi adını duyunca gözlerinde gördüğüm parıltıyı izah etmem mümkün değil.. “Nihayet” dedi, belli belirsiz..
Oyun salonunun en ücra masasında bekliyordu.. Patronu görünce ayağa fırladı.. Neydi bu telaş.. Bir yere yetişmenin telaşı mı? Yoksa yine mi gidecekti.?
-Kraliçem, sizi görmek ne güzel.. Geleceğinize olan inancımı hiç kaybetmemiştim inanın..
Patronun yüzünde sefil bir sırıtış vardı..Bir alay belki de.. Bilmiyorum..
-Kaybettiklerimi geri almaya geldim.
Doğru mu duymuştum.. O , kaybedenler kraliçesiydi.. Ve kazanmaya gelmişti bu defa.. Neden?
-Yani kazanmaya öyle mi?
- Evet..
-Aynı şekilde mi?
-Hayır bu defa kartlar
-Hay hay.. Nasıl isterseniz… Yalnız oyuna başlamadan masaya süreceğiniz şeyi görmeliyim.. Bilirsiniz burada kimseye kredi kullandırmayız.
-Elbette. Merak etmeyiniz.. Yalnız masaya koyacağım şeyin kıymetini düşünürsek, her 5 kese için oynanacak her oyun..
-Tamam.. Ama önce şu çok kıymetli hazineyi bir görelim.
Siyah pelerininin cebinden siyah küçük kadife bir kutu çıkardı..
-İşte bu..
İçinde ne olduğunu bilmiyordum.. Ama belli ki patron ne olduğunu biliyordu.. gülümsedi.. Başı ile işaret edip , keseleri getirmemi istedi.. Keseler masanın üzerinde belki 100 belki daha fazla.. Kraliçe, cebinden bir deste kağıt çıkardı.. Patron kağıtları karıştırıp, kesmesi için uzattı ona.. Eldivenleri… Eldivenlerinin içindeki , küçük parmakları..
-Kupa Valesi..
Ve kartlar karşılıklı açılmaya başladı: sinek iki, maça on, karo papaz, kupa as… Nefesler tutulmuştu.. Son kozunu oynayan kadının yüzünde bütün ifadeler donmuştu.. Ve nihayet Kupa Valesi.. Kazanmıştı…Yüzünde hiç görmediğim bir ışık göründü bir an.. Kupa valesine aşkla baktı.. Kupa valesi de O’na…
Ve yeni oyun..
-Kupa Valesi….
Maça kızı, karo sekiz, sinek yedi, kupa beş, kupa iki,maça dört, sinek dokuz…… Ve Kupa valesi yine Kraliçenin kollarında…
Bir daha, bir daha..
Her seferin de dönüp ona sarılan Kupa valesine aşıktı O.. Kupa valesinin yüzünde çapkın bir gülümseme.. Kazanıyordu.. Kaybedenler kraliçesi kazanıyordu..
Bu akşamlık yeterli dedi patron.. Hayatım boyunca gördüğüm en küçük ellerin bir aslan pençesine dönüştüğünü gördüm.. Patronun yakasına tek eliyle yapıştı.. Dişlerinin arasıdan, nefretle fırlayan bir cümle : “Bu iş bu gece bitecek
Patronda aynı arsız sırıtış..
-Bilirsiniz ki bu oyun iki kişilik bir oyun.. Sizinle oyuna devam edeceğim. Yalnız bunun karşılığında isteyeceğim şeye hayır demeyeceğinizin sözünü almalıyım..
- Anlaştık…
Ve oyun devam etti..Kupa Valesi ona aşık kadına her defasında sarıldı.. Her kazandığı kese, Kaybedenler Kraliçesini yüzüne ekleniyordu.. Bir çocuk tebessümü, bir genç kız bakışı, bir ihanet acısı ne varsa.. Hepsi ait olduğu yeri alıyordu o solgun çehrede..
Nihayet keseler bitti.. Kraliçe kendine ait olan her şeyi geri almıştı.. Ters giden bir şey vardı.. Bunu hissediyordum .Gitmek üzere kalkacakken,patron “son bir oyun” dedi.. “Kadife kutunuza karşılık, sahip olduğum her şey”
Kraliçe verdiği sözü tutmalıydı.. Son kez kupa valesi dedi… Kartlar açılıyordu son kez.. Deste nerdeyse bitmek üzereydi.. Ama kupa valesi hala gelmemişti.. Bir kart , bir kart daha.. Ve kupa valesi.. Bu defa Kraliçenin kollarında değil, patronun yanındaydı.. Yüzünde aynı çapkın gülüşle bakıyordu kadına..
Kadının yüzü kaskatı kesildi.. İhanet etmişti.. Kupa valesi O'na ihanet etmişti.Hem de her şeyi kazandığını düşünürken.. Kupa Valesi .. Fena yaralanmıştı bu defa.. Hiç bir şey söylemeden kalktı.. Desteyi toplayıp cebine koydu. Yüzünde sadece acı vardı.. Sadece acı.. Kapıdan çıkmak üzereyken yetiştim O’na.. Önüne geçip yüzüne , gözlerine baktım.. Gözlerime baktı..
Gitme” diyebildim sadece.. Oysa o çoktan gitmişti.. Söylediğim hiç bir şeyi duymuyordu..
Arkasından sesleniyordum, sesim çıkmıyordu.. Birden döndü. Cebindeki desteyi çıkarıp gelişi güzel bir kağıt çekti.. Bana uzattı.. Ve büyülü sesinden duyduğum son cümleyi söyledi : “Sakın Ona güvenme
Peşi sıra baktım karanlıkta kayboluşuna..

Elimde bir Kupa Valesi..

Kupa Valesinin yüzünde aynı çapkın gülümseyiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder