12 Ağustos 2009 Çarşamba

Deniz &Ay / ve aşk...

Yatak odamın penceresinin önünde durmuş onları izliyordum..
O kadar güzellerdi ki..
Deniz ve Ay..
El ayak çekilmiş, şehir alışılagelmiş uykularından birine yenik düşmüştü..
Deniz ve Ay, yine sarmaş dolaş, kainatın en inanılmaz vuslatını yaşıyorlardı..
Yaşamalarına izin verildiği ölçüde..
Deniz, her zamanki gibi olması gereken yerdeydi..
Ay da öyle..
Ay, verebileceği yeğane şeyi, yani aksini, sevdalısı olduğu denizin göğsüne yaslamış öylece duruyorlardı..
Az sonra, rüzgarın eşliğinde, küçük küçücük, dalgalar, sarılışlar, dokunuşlar..
Ardından ,o iki ezeli ve ebedi aşığın sabahlara dek sürecek sevişmesi..
Muhteşemdi..
Düşündüm..
Kim, deniz kadar sabır ve sadakatle bekleyebilirdi, sadece aksine dokunabileceğinden emin olduğu bir sevgiliyi..
Yada kim, her gece, yüzünü olanca aşkı ile , yarinin göğsüne böyle yaslayabilirdi..
Onlar, birbirinin hakikatinini farkında , birbirinin hakikatine rağmen aşkını yaşatabilenlerdi..
Hiç biri diğerinden, verebileceğinden fazlasını talep etmiyordu ..
Ne Deniz, Ay'a" terket yıldızlarını ve yeri semadan seyredebilme ayrıcalığını , gel ve benim ol, bende kal" diyordu ,ne de Ay, Deniz'in, binlerce canlıyı yüzüstü bırakıp onları kupkuru toprak parçasına mahkum ederek yanına gelmesini istiyordu..
Hoş isteseler olabilecek bir şey miydi bu bilinmez..
Talep bile etmiyorlardı..
Her gün, güneşin gitmesini bekliyorlardı..
Sonra iki sevgili...
Muhteşemdi..
Belki Ay, secde edip ,öpebilirdi denizinin yüzünü..
Yada Belki deniz, bir kıyam duruşla dokunabilirdi sevdiğinin saçlarına..
Ama susuyorlardı..
Bekliyorlardı..
Hükme razı olup, vuslatı mahşere ertelenen bütün aşklar gibi, yerle göğün haşrolacağı o günü bekliyorlardı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder