1 Mart 2009 Pazar

Sıradan Adam -3-



Bir kaç bira almak...
Hani neredeyse, sigara ve bira almak haricinde dışarı çıkmamaya başladığını düşündü.. Sigarasını yaktı, sokağa her çıkışında yaptığı gibi.. Derin bir nefes çekti sigarasından. Çektiği nefesin gri mavi dumanıyla kol kola yürümeye başladı.. "İçmeyi bırakmalıyım" diye mırıldandı kendi kendine.. Birinin duymuş olabileceği endişesiyle etrafına bakındı.. Sokak, terkedilmiş kadınlar kadar ıssızdı.. Terkedilmiş kadınlar kadar ağlamaklıydı yüzü.. Yürüdü..
Yaklaşık 1 km ötedeki tekel bayii Allahtan açıktı.. Bu lanet olası şehirde gün, akşamları güneşin vedasıyla birlikte bitiyordu sanki.. İnsanlar , gece sokakta dolaşan hayali canavardan saklanırcasına, güneş kaybolur kaybolmaz evlerine saklanıyordu.. İçi bu kadar sessizken bir de sokakların sessizliği...
Birasını alıp, bayiideki adamın üzerine vazife olmasa da sorduğu anlamsız sorulara nezaketen cevap verdi.. "Hâlâ " kibar davranabilme yeteneğini kaybedememişti. Oysa avazı çıktığı kadar "sana ne" diye bağırmak isterdi bu meraklı adamın suratına..
Eve gitmek.. Neden?
Bu gece şehri fethedebilirim diye geçirdi içinden.. Belaya bulaşası vardı deli gibi.. Karanlığın içindeki kimliği belirsiz adamlarla dalaşası, çise çakallarına kafa tutası...
Birasını açıp, bulduğu ilk kuytuya sindi.. Gizlenir gibi.. Bir yudum.. Bir yudum daha.. Nefret ettiği bir şeyden medet ummak ne kadar iğrençti.. Ama susturmalıyıd beynini.. Sarhoş edip ,sızdırmalıydı, kafasının içinde sürekli soru sorup duran serseriyi.. Bir yudum daha.. Ve dikti bira kutusunu başına.. Boğazı yandı.. Peşinden hafif bir geğirme.. "Ohh be" dedi kendi kendine.. İnsanın bekleyeni olmaması ne iyi diye avuttu içindeki kimsesiz çocuğu.. Ve bir bira daha.. Bir bira daha... Her kutuda biraz daha sustu içindeki serseri.. Ve bir başka serseri uyandı içinde.. Şekiller değişmeye başladı yine.. Yollar yılana, evler ama gözlü yüzlere.. Sokak lambaları darağacı , deniz kezzap kuyusu oldu.. Ve kayalıkların ardından çıkıverdi kızıl gözlü çise çakalları.. İki taneydiler.Biri tuttu, diğeri vurdu.. Sonra diğeri... Ve tekrar ,tekrar.. Çise çakalları parçaladı yüzünü.. Bir avuç kan indi kaşından kirpiğine..Yenildi o gece ... Düştü yılan yolların zehirli diline.. Zehir sızıverdi kaşındaki yarıktan.. Sıradan adam, sıradanlığını silen bir uzanışla uzanıverdi boyluboyunca kaldırımlara...Uluyan rüzgar,dilinden düşürmediği bir şiiri okudu o gece sabah kadar....

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya

Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.


------
(Hastane koridoru....)
-Hocam, hasta kendine geliyor?
-Kimse aramadı değil mi?
-Yok hocam ..Henüz kimse aramadı...Hala aynı ismi sayıklıyor..
-Bekleyelim bakalım.. Bu Murat her kimse, bu kadar sayıkladığına göre, çok yakın biri olmalı...Umarım arar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder