15 Nisan 2009 Çarşamba

yapabilir misin?


Tarumar olmuş bahçelerden geliyorum.. Kırılmış dallardan, kökleriyle birlikte topraktan sökülmüş çınarlardan geliyorum.. Çiçek adlarını ezbere bilirdim oysa.. Her çiçeğin açacağı mevsimi.. Ama zaman.. Zaman öğretti bana da , sabahları bir çise damlasıyla yüzünü yıkayan masum goncanın bedeninde aslında onlarca kan akıtan, can acıtan dikenin var olduğunu..

Gece uykularının kabusa varışlarını bilirim.. Hoş sedalar kalmadı bana o günlerden.. Bana kalan , başımı yastığa koyunca duvarlardan kusan hıçkırık sesleri oldu. Ne acı..

Ten, yorgun savaşlardan ..Hala dumanı tütüyor başıma yıkılan evlerin.. Ve bu koku, bu ağır koku, damarımda donup kalan ,akıtamadığım zehirli kanın kokusu bilirim.. Topraklarımdan, kervanlar geçti.. Bu sessizlik kaldı çekip gidenlerin ayak seslerinden geriye.. Ve ayak izleri birde, rüzgarın zaman zaman alıp götürdüğü, zaman zaman geri gönderdiği..

Gecelerin kaç vakit olduğunu iyi bilirim.. Bilmediğin kadar.. Bilmeyi istemeyeceğin kadar..

Kapıları örtülü taş duvar bir yalnızlığa ellerini uzatıyorsun şimdi.. Tutmak için ellerimi.. Ellerim.. Sahi , hiç baktın mı ellerime? Gördün mü diken berelerini, tadına baktın mı hiç avuçlarımın?. Tattın mı göz yaşlarından sinen tuzun tadını avuçlarımda? Ahh! Bilmiyorsun hiç..Hani Atilla İlhan şiiri misali, “kötüyüm, karanlığım, çirkinim” desem sana .. Ellerin.. Sahi ellerin tutabilir mi her şeye rağmen ellerimi?

Gözlerimde her an parlamaya hazır küçük bir ışık var hala bilirim ve dudağımın kenarında bir tatlı sözle can bulmayı bekleyen bir gülüş.. İçimde bir yerde kırmızı elbisesiyle ip atlayan ihtiyar bir kız çocuğu var.. Sen bütün bunların üstesinden gelebilir misin? Tarumar bahçenin en ışık almaz kör noktasında, öylece güneşin gelmesini bekleyen gelinciği açtırabilir misin?

Yorgunum.. Yaralarım var üstelik.. Tüm güçlü duruşuma rağmen,ürkek bir serçe gibi tedirginim aslında.. Bir daha bir kez daha yenilmek değil, yanılmaktan korkuyorum.. Hayal kırıklıklarıma bir yeni halka daha eklemekten..Anlıyor musun?

Şimdi düşün.. Ellerimi uzatıyorum zifiri bir karanlığın içinden.. Bulabilecek misin ellerimi? Tutabilecek misin? Ellerimi tutup kendine çekebilecek misin? Dokunabilecek misin tenimden ötede olana? Sarılabilecek misin? Tenimde yeni savaşlar çıkarmadan, ruhumu zapt edebilecek misin?

Etrafında tur atıp fethettik sandıkları kaleyi fethedebilecek misin? Sahi bütün bunları yapabilecek misin?Bu imkansızı başarabilecek misin?

Öyleyse durma..

Seni bekliyorum.. Tut ellerimi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder