
Ben hep aynı sahnesinde uyanırım rüyaların...
Hani olur ya bazen, bir rüya görürsün.. Gariptir rüyanın içinde bile, rüya olduğunu idrak etmek.. Ama farkedersin işte.. O inanılmaz güzelliğin gerçek olmadığını bilirsin.. Bilirsin bilmesine de, yine de sıkı sıkıya yumarsın gözlerini.. Rüyayı sonuna kadar görmek istersin...Hatta hiç uyanmamak..
Olmayan bir el dokunur saçlarına , adını bilmediğin bir çift gözle titrer göz bebeklerin.. Bir nefes değer yüzüne.. Rüyada bir nefesle , nefessiz kalmayı bilir(mi)sin.. Yaklaşırsın, yaklaştıkça uzaklaşan o hayale.. Sokulursun bir fenerin kuytusunda.. Başını usulca gömersin, göğsündeki tarifsiz huzura.. Susarsın .. Susup, bir yürekte kanat çırpan kırlangıçın kanat seslerini dinlersin.. Yüzüne Nisan yağmurları düşer.. Yağmurda, dokunamadığınla öpüşmek nedir bilir(mi)sin..
"Seni seviyorum" diyiverir o büyülü ses.. "Seni çok seviyorum.." Şimdi orda, tam o anda, hem de öylece ölüp gitmeyi dilersin.. Orda öylece ölüp gitmeyi tercih edersin ,rüyadan uyanmaya.. Hayat böyle yaşanmıyorsa anlamı nedir ki diye geçirirsin içinden.. Nefret ettiğin o kelime sessiz bir alev olur içinde.. "Keşke" çiçeklerine durur içindeki ağaçlar..
Birden bire rengi değişmeye başlar rüyanın.. Maviler, yeşiller, turuncular alıp başını gider.. Griler kalır geriye.. Duvarlar yükselmeye başlar etrafında.. Duvarlar keser yolunu.. Kırlangıcın kanat sesini duyamazsın artık, sesler kesilir, dokunuşlar biter, nefesin kesilmez ama nefesin kesilmeden de ölebildiğini öğrenirsin..
Koşarsın umutsuzca.. Duvarlara atılırsın.. Aşamazsın.. Çarpıp düşüverirsin.. Yığılıp kalıverirsin bir duvarın önünde.. Küçük bir kırlangıcın çamura düşen cansız bedeni gibi, orda öylece kalırsın..
Hani olur ya bazen, bir rüya görürsün.. Gariptir rüyanın içinde bile, rüya olduğunu idrak etmek.. Ama farkedersin işte.. O inanılmaz güzelliğin gerçek olmadığını bilirsin.. Bilirsin bilmesine de, yine de sıkı sıkıya yumarsın gözlerini.. Rüyayı sonuna kadar görmek istersin...Hatta hiç uyanmamak..
Olmayan bir el dokunur saçlarına , adını bilmediğin bir çift gözle titrer göz bebeklerin.. Bir nefes değer yüzüne.. Rüyada bir nefesle , nefessiz kalmayı bilir(mi)sin.. Yaklaşırsın, yaklaştıkça uzaklaşan o hayale.. Sokulursun bir fenerin kuytusunda.. Başını usulca gömersin, göğsündeki tarifsiz huzura.. Susarsın .. Susup, bir yürekte kanat çırpan kırlangıçın kanat seslerini dinlersin.. Yüzüne Nisan yağmurları düşer.. Yağmurda, dokunamadığınla öpüşmek nedir bilir(mi)sin..
"Seni seviyorum" diyiverir o büyülü ses.. "Seni çok seviyorum.." Şimdi orda, tam o anda, hem de öylece ölüp gitmeyi dilersin.. Orda öylece ölüp gitmeyi tercih edersin ,rüyadan uyanmaya.. Hayat böyle yaşanmıyorsa anlamı nedir ki diye geçirirsin içinden.. Nefret ettiğin o kelime sessiz bir alev olur içinde.. "Keşke" çiçeklerine durur içindeki ağaçlar..
Birden bire rengi değişmeye başlar rüyanın.. Maviler, yeşiller, turuncular alıp başını gider.. Griler kalır geriye.. Duvarlar yükselmeye başlar etrafında.. Duvarlar keser yolunu.. Kırlangıcın kanat sesini duyamazsın artık, sesler kesilir, dokunuşlar biter, nefesin kesilmez ama nefesin kesilmeden de ölebildiğini öğrenirsin..
Koşarsın umutsuzca.. Duvarlara atılırsın.. Aşamazsın.. Çarpıp düşüverirsin.. Yığılıp kalıverirsin bir duvarın önünde.. Küçük bir kırlangıcın çamura düşen cansız bedeni gibi, orda öylece kalırsın..
Rüya biter..
Uyanırsın..
düşünden düşmek diyorum ben bu duruma.. uyandığında dağılırsın.. düş güzeldir, çok güzeldir ama düştün mü işte.. yaralanırsın..
YanıtlaSiluyanınca yeniden yumarsın gözlerini ama ne fayda ki rüya bitmiştir.........
YanıtlaSiluyandığımda bir rüya olsa ya gerçek gibi...
YanıtlaSilPeki ya hangisi gerçek. Düş dediğimiz mi gerçek, gerçek dediğimiz mi düş acaba.
YanıtlaSil