23 Ocak 2009 Cuma

O..... (2)

Gözlerim yavaş yavaş aralanırken, dağılan sis bulutunun ardında ilk seçebildiğim babamın endişeli bakışlarıydı.Her an soğukkanlılığını muhafaza edebilmenin zirvesinde olan o bakışlardaki endişe, kendime geldiğim anda yerini bir çocuk sevincine bıraktı.
-Nihayet !... Çok korkuttun beni..
-O öldü…
-Şşşt.. Dinle şimdi.. Hiç bir şey düşünme ve dinlen..Konuşacak çok vaktimiz var nasılsa..


Babam sessizce odadan çıkarken cevabını hatırlamadığım sorular beynime hücum etmeye başlamıştı: Eve nasıl gelmiştim ?Kim getirmişti beni? Kaç gündür o halde yatıyordum? Olanlardan kimseye bahsetmiş miydim?Babam o eve gittiğimi öğrenmiş miydi..
Gözlerimi kapadım..Birbiri ardına fotoğraf karesini andıran görüntüler yanıp sönmeye başladı: gözleri, dudaklarının dudaklarıma değişi, yine gözleri, çenesinden damlayan kan ,defterden okuduğum son cümle… Defter… Bir defter vardı ..
Etrafa bakındım.Görünürlerde yoktu.. Evde mi bırakmıştım yoksa.. Birden, defteri şuursuzca elbisemin içine sakladığım görüntü yanıp söndü .. Elbisem.. Odamın uzak köşesinde, yerde duruyordu hala.. Ağır hareketlerle yataktan kalktım. Dizlerim titriyordu hala.. Eğilip elbiseyi aldım.. Elbisemin kolunda kurumuş kan izleri . O’nun kanı..Ne acı.. Dudaklarıma bir an değen dudakları dışında ona ait dokunabildiğim tek şey, bu kurumuş kan damlalarıydı. Ve yine gözleri.. Bu mavilik hayatımın geri kalanına musallat olacaktı besbelli…. Mavi ve arkasındaki uçurum…
Defter yoktu.. Biri almış olmalı diye geçirdim içimden..”Babam…” O halde eve gittiğimi de öğrenmiş olmalıydı.Başım dönmeye başlamıştı.. Duvardan destek alarak yatağıma döndüm..Uyumuşum.. Kaç saat yada gün sonra uyandığımı bilmiyorum. Kalktım.. Odamın dağa bakan penceresinin önünde durdum.. Günler önce, o dağa bakarken duyduğum merak yerini parçalayan bir acıya bırakmıştı.. Aşağıda çınar ağacının altında oturan babamı gördüm..Konuşmamız gerekiyordu , hem de ertelemeden.. Yanına indim.. Hiç bir şey söylemeden oturduk yan yana. İkimizde konuşmaya başlamaktan korkar gibiydik.. Doğru cümleyi bulamamaktan korkuyorduk sanki.. Sessizliği bozan babam oldu.. Hem de hiç beklemediğim bir soruyla:
-Evdeyken.. Hiç konuştun mu.
Başımı hayır anlamında salladım..
-Ohh.. Çok şükür.. Eminsin değil mi? Tek bir kelime.. bir fısıltı.. bir ses..
-Hayır…
-…..
Babam o evde konuşulmaması gerektiğini biliyordu.. Demek ki defteri okumuştu..
Yasakları çiğnemenin utancını bir yana bırakıp sordum
-Defter nerde baba_
-…
-Baba defter nerde?
-Merak etme emin bir yere sakladım onu…
-Defter baba… Nerde?
-O defterde bilmen gereken bişey yok.. Unut o defteri..
-Baba…
Israrlarıma daha fazla dayanamamıştı.. Lanet olsun dercesine söyledi defterin yerini.
-Çalışma masamın çekmecesinde.. Anahtarın yerini biliyorsun.. Yalnız unutma. Orda yazanların hiç biri gerçek değil. Hepsi, hasta bir ruhun sayıklaması sadece.

Babamı dinlemiyordum bile.Kalın kitapların altındaki anahtarla çekmeceyi açtım.Ordaydı.. Son sayfası..Son cümle : “ Kurtulmak için bir tek yolun var.. Tetiği çekmek..”
Ve üzerindeki kan izi..Ve yine mavi…
Defteri alıp odama çıktım.. Neden bilmem, okuyup okumamakta tereddüt ediyordum.. Başladım.. Onların hikayesini anlatıyordu.Çocukluğumda babamın anlattığı hikayeleri eksik yada fazlası yok.. Bir romandan çok, tiyatro metni gibiydi.Karşılıklı konuşmalar…Onunla yaptığımız konuşmalar gibimiydi yoksa.. 50-60 sayfa okumuştum ki metinde bir an kopukluk oldu.. Atlanmış replikler vardı sanki… Defteri dikkatle inceleyince aradaki sayfaların ustaca kesilip çıkarıldığını gördüm.. Ama neden… Kesilmeden önceki kısım M nin anne babasının intiharı ile ilgiliydi.. Çocuk evden çıkıyordu.. Arada olmayan sayfalar ve eve gelen uzak bir akraba ile başlayan bir bölüm.. Dedemle ilgili kısım yok…çıkartılmış.. Babam.. Ama neden?Hızla en son sayfaya baktım.. Bana dair bişeyler aradım.. yok… Kesilmiş..

Ve dehşet…
Son sayfa olduğundan emin olduğum sayfadan sonra kesilmiş sayfalar var… Olamaz.. İmkansız…
Hiçbirşey sormuyorum babama.. Kafamda kurguladığım şeyi kontrol etmek istiyorum.. Tam 6 sayfa kesilmiş..Defteri yerine bırakıp , kaç gündür uyuduğumu soruyorum babama.. 6 gündür diyor.. 6 gün, 6 sayfa..
Defreti yerine bıraktığımı söylüyorum babama… Soru sormayışıma şüpheyle bakıyor..
O gece sabah olmak bilmiyor… Sabah, babam evden çıkar çıkmaz ilk işim defteri yeniden bulmak oluyor.. Bakıyorum.. Kesilmiş sayfa sayısı 7 olmuş..
Yanılmamışım.. bu defter yaşıyor ve hergün bir sayfa daha yazılıyor kendiliğinden.. Ve babam bunu biliyor.. Ve babam yazılanları da biliyor.. Sayfaları kesiyor babam..
Ama neden?
Deftere yazılacak yeni sayfaları okursam neler olup bittiğini öğrenebilirim..
Korkuyorum…Hem de çok.. Ama bundan kaçamayacağımı biliyorum..
Mavi bunu istiyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder