
Geldiğin günü hatırladım.. Geldiğin dedim sanki gelmişsin gibi.. bir güzel dostun dediği gibi yoktun ,hiç olmamıştın belki de.. Ben geldiğini sanmışım..
Aptal bir siteydi.. Aptal bir o kadar da ucuz.. İnsan can sıkıntısından kurtulmak için neler yapıyormuş meğer.. "Akıllı mıyım deli mi? Ya san bunu anlayacak kadar akıllı bir deli mi?" ne fiyakalı bir profil cümlesi değil mi... Öyleydi sen hariç gelenlerin mesajlarına bakınca öyleydi.. Sonra biri geldi :" ne akllısın ne deli..Deli olmaya uğraşan sıradan biri".. Vayyy... kimmiş bu merak ediyor insan.. Hımm... İlginç biri.. Meydan okuyor üstelik..Yani kendi değil profili..Kaşılıklı bir kaç mesajlaşma.. Zaten can sıkıntısı gırtlağa dayanmış.. Aaa, msn listeme eklenmiş bir de baktım..
Hayatımda yaptığım en "ben" sohbetlerdi.. Avuç içi kadar şehre aldırmaksızın küllü cahilin cesur misali, hayatıma dair herşeyi anlatmıştım bir çırpıda.. Sahi sana neden güvenmiştim acaba.. Ama sen kimseye güvenme hatta bana bile cümlesini henüz söylememiştin ki.. Bak, nasılda suçu başkasına attım yine..
İnanılmazdı, hani şu takıntılı olduğum ve arkasına saklandığım biyolojik yaşım gereği akıl vermesi gereken ben iken, bana yaptığın nasihatları hatırlıyorum da.. Dosttun sen.. üstelik diğerleri gibi değildin.. Salyaların akmıyordu.. Cümleleri dönüp dolaştırıp getirmek istediğin bir yer de yoktu.. Sen sadece dinliyordun.. Cevaplamak istemediğin her soruya susuyor.. Canının istediği kadar açıyordun kapıları.. Belki soğuk duruşundu, belki kayıtsızlığın, belki benim yalnızlığım..Her neyse bişeyler oluyordu.. Saatlerce çevrimiçi olmanı beklerken buldum kendimi biranda.. Nedendi bilmiyorum..
Ama dedim ya güzel sohbetlersi.. sabah 8.00 de başlayıp 18.00 de biten güzel sohbetler.. Cümle tamamlamaca, kelime oyunları.. hoşlanmadığını sandığım ama benim için katlandığını düşündüğüm hoş anlar..
Ve birgün bir zehirli ok atıldı beynime.. Sana dair.. Nasıl korkmuştum.. Dizlerim çözülmüştü..Kaçtım.. Panik oldum va kaçtım..
Birkaç gün sonra geldiğimde nerdeydin bile demedin sen.. Sanırım 1 gün riyakarca bir sohbet oldu..Ağzından laf almaya çalışmaların başarısızlıkla sonuçlandı herzamanki gibi.. Nihayet anlattım sana olup biteni.. Müthiş bir patlama.. o günden sonra hiç birşey eskisi gibi olmadı.. Sen ,sana güvenmememi asla affetmedin.. Bense kafamdaki acabaları asla susturamadım..
Herşey değişti.. Bitek şey dışında..ben o bir tek şeyi herşeye , acabalarıma rağmen değiştiremedim.. Ve sen, bir daha hiç sen olmadın..
Beni çekip çıkardığın, yada şöyle diyelim bir adım ötedeki dalı gösterip buna tutun , kurtulabilirsin belki dediğin kuyuya bakıyorum şimdi.. Sana "ben"i borçluyum..
Yaralıyım evet..
Bölündüm evet..
Ruhum kanıyor evet..
Ama biliyorum ki daha fazlası olabilirdi.. Geç kalmış bir teşekkürü kabul et..
Ve sen gittin. Hep yanında kalamam, bir gün gideceğim diye diye gitttin.. Giderken senile giden şeylerim oldu.. Sen almadan.. Senin peşine takılıp gittiler işte.. Tutamadım..
Kalmanı, kalabilmeni isterdim.. Adın, sıfatın ne olursa olsun.. Hayatımın bir yerinde öylece kalmanı.. Senin kadar güçlü değilim ben biliyorsun işte.. Hala insanlardan medet umuyorum, hala sınırsız güveniyorum .. Hala arada taşa çarpıp kanıyor kafam.. Şu temkimli olmak oyununu beceremiyorum..
Herneyse, sarı çizmeli memet ağa .. Değildin ve bunu biliyorsun.. Bazen bunların ,bütün bunların bir eğitim süreci olduğunu düşünüyorum.. Hani ,usta dövüşçüler çıraklarını yetiştirir ya.. Yetiştirir.. Usta bile yapar.. Ama usta hep bir adım öndedir... Bütün manevralarını bilir.. Sen de öyle.. Belki de bu yazının birgün yazılacağını bile biliyordun.. Zaten seni şaşırtmayı sadece bir defa başarabilmiştim.. Bir ramazan bayramıydı sanırım.. Hatırlarsın belkii Hafiye günlerimdi.. İnan ki değildi ..sadece şanslıydım..
Şans dedim de şimdi anımsayamadığım o yabancı dildeki cümle :Şans cesur olana güler yada onunla beraberdir diyen bak onu da senden öğrendim... Ama yalanmış.. Şans cesur olana filan gülmüyor.. Yani bana tebessüm bile etmiyor..
Şimdi ben artık kapının önünde voltalar atmayı bırakıyorum.. Zira içerden senin sesin geliyor.. Ben dışarda ağlarken, sen içerde başka şeylere ağlıyorsun.. Ağlamak burda lafın gelişi.. Sen ağlamazsın sanırım.. Yada belki ağlarsın bilmem ki..
Ben artık hiçbirşey bilmiyorum zaten.. Tek bildiğim gitmem gerektiği.. Bir dost, gidiyorum çünkü bu iki kişilik delilikten sıkıldım demişti.. Bizimkisi kaç kişilik bir delilikti bilmem ama ben gidiyorum.. Sıkıldığım için değil.. sıkıldığını nihayet idrak edebildiğim için.. Kusura bakma geç anlıyorum bazı şeyleri..
Gitmeden önce son bişey söylemeliyim.. Hani bir gün sana bişeysöylemiştim hatırlarsın.. Hatırlamıyorsan zaten bir anlamı yok bütün bu yazılanların.. Ve sen ,bunu yaşamanı izlemek bana gurur verir demiştin.. Bunu derken bile inanmamıştın ya söylediğim şeyin gerçek olduğuna neyse.. Gerçekti..
Hayatım boyunca canımı yakan en büyük gerçeklerden biri hemde..
kendine çok ama çok iyi bak...
Bunu yapabileceğine eminim..
Aptal bir siteydi.. Aptal bir o kadar da ucuz.. İnsan can sıkıntısından kurtulmak için neler yapıyormuş meğer.. "Akıllı mıyım deli mi? Ya san bunu anlayacak kadar akıllı bir deli mi?" ne fiyakalı bir profil cümlesi değil mi... Öyleydi sen hariç gelenlerin mesajlarına bakınca öyleydi.. Sonra biri geldi :" ne akllısın ne deli..Deli olmaya uğraşan sıradan biri".. Vayyy... kimmiş bu merak ediyor insan.. Hımm... İlginç biri.. Meydan okuyor üstelik..Yani kendi değil profili..Kaşılıklı bir kaç mesajlaşma.. Zaten can sıkıntısı gırtlağa dayanmış.. Aaa, msn listeme eklenmiş bir de baktım..
Hayatımda yaptığım en "ben" sohbetlerdi.. Avuç içi kadar şehre aldırmaksızın küllü cahilin cesur misali, hayatıma dair herşeyi anlatmıştım bir çırpıda.. Sahi sana neden güvenmiştim acaba.. Ama sen kimseye güvenme hatta bana bile cümlesini henüz söylememiştin ki.. Bak, nasılda suçu başkasına attım yine..
İnanılmazdı, hani şu takıntılı olduğum ve arkasına saklandığım biyolojik yaşım gereği akıl vermesi gereken ben iken, bana yaptığın nasihatları hatırlıyorum da.. Dosttun sen.. üstelik diğerleri gibi değildin.. Salyaların akmıyordu.. Cümleleri dönüp dolaştırıp getirmek istediğin bir yer de yoktu.. Sen sadece dinliyordun.. Cevaplamak istemediğin her soruya susuyor.. Canının istediği kadar açıyordun kapıları.. Belki soğuk duruşundu, belki kayıtsızlığın, belki benim yalnızlığım..Her neyse bişeyler oluyordu.. Saatlerce çevrimiçi olmanı beklerken buldum kendimi biranda.. Nedendi bilmiyorum..
Ama dedim ya güzel sohbetlersi.. sabah 8.00 de başlayıp 18.00 de biten güzel sohbetler.. Cümle tamamlamaca, kelime oyunları.. hoşlanmadığını sandığım ama benim için katlandığını düşündüğüm hoş anlar..
Ve birgün bir zehirli ok atıldı beynime.. Sana dair.. Nasıl korkmuştum.. Dizlerim çözülmüştü..Kaçtım.. Panik oldum va kaçtım..
Birkaç gün sonra geldiğimde nerdeydin bile demedin sen.. Sanırım 1 gün riyakarca bir sohbet oldu..Ağzından laf almaya çalışmaların başarısızlıkla sonuçlandı herzamanki gibi.. Nihayet anlattım sana olup biteni.. Müthiş bir patlama.. o günden sonra hiç birşey eskisi gibi olmadı.. Sen ,sana güvenmememi asla affetmedin.. Bense kafamdaki acabaları asla susturamadım..
Herşey değişti.. Bitek şey dışında..ben o bir tek şeyi herşeye , acabalarıma rağmen değiştiremedim.. Ve sen, bir daha hiç sen olmadın..
Beni çekip çıkardığın, yada şöyle diyelim bir adım ötedeki dalı gösterip buna tutun , kurtulabilirsin belki dediğin kuyuya bakıyorum şimdi.. Sana "ben"i borçluyum..
Yaralıyım evet..
Bölündüm evet..
Ruhum kanıyor evet..
Ama biliyorum ki daha fazlası olabilirdi.. Geç kalmış bir teşekkürü kabul et..
Ve sen gittin. Hep yanında kalamam, bir gün gideceğim diye diye gitttin.. Giderken senile giden şeylerim oldu.. Sen almadan.. Senin peşine takılıp gittiler işte.. Tutamadım..
Kalmanı, kalabilmeni isterdim.. Adın, sıfatın ne olursa olsun.. Hayatımın bir yerinde öylece kalmanı.. Senin kadar güçlü değilim ben biliyorsun işte.. Hala insanlardan medet umuyorum, hala sınırsız güveniyorum .. Hala arada taşa çarpıp kanıyor kafam.. Şu temkimli olmak oyununu beceremiyorum..
Herneyse, sarı çizmeli memet ağa .. Değildin ve bunu biliyorsun.. Bazen bunların ,bütün bunların bir eğitim süreci olduğunu düşünüyorum.. Hani ,usta dövüşçüler çıraklarını yetiştirir ya.. Yetiştirir.. Usta bile yapar.. Ama usta hep bir adım öndedir... Bütün manevralarını bilir.. Sen de öyle.. Belki de bu yazının birgün yazılacağını bile biliyordun.. Zaten seni şaşırtmayı sadece bir defa başarabilmiştim.. Bir ramazan bayramıydı sanırım.. Hatırlarsın belkii Hafiye günlerimdi.. İnan ki değildi ..sadece şanslıydım..
Şans dedim de şimdi anımsayamadığım o yabancı dildeki cümle :Şans cesur olana güler yada onunla beraberdir diyen bak onu da senden öğrendim... Ama yalanmış.. Şans cesur olana filan gülmüyor.. Yani bana tebessüm bile etmiyor..
Şimdi ben artık kapının önünde voltalar atmayı bırakıyorum.. Zira içerden senin sesin geliyor.. Ben dışarda ağlarken, sen içerde başka şeylere ağlıyorsun.. Ağlamak burda lafın gelişi.. Sen ağlamazsın sanırım.. Yada belki ağlarsın bilmem ki..
Ben artık hiçbirşey bilmiyorum zaten.. Tek bildiğim gitmem gerektiği.. Bir dost, gidiyorum çünkü bu iki kişilik delilikten sıkıldım demişti.. Bizimkisi kaç kişilik bir delilikti bilmem ama ben gidiyorum.. Sıkıldığım için değil.. sıkıldığını nihayet idrak edebildiğim için.. Kusura bakma geç anlıyorum bazı şeyleri..
Gitmeden önce son bişey söylemeliyim.. Hani bir gün sana bişeysöylemiştim hatırlarsın.. Hatırlamıyorsan zaten bir anlamı yok bütün bu yazılanların.. Ve sen ,bunu yaşamanı izlemek bana gurur verir demiştin.. Bunu derken bile inanmamıştın ya söylediğim şeyin gerçek olduğuna neyse.. Gerçekti..
Hayatım boyunca canımı yakan en büyük gerçeklerden biri hemde..
kendine çok ama çok iyi bak...
Bunu yapabileceğine eminim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder