22 Kasım 2008 Cumartesi

Firar edememek üzerine

13-14 yaşlarımdaydım sanırım bulunduğum mekanlara sığamamaya başladığımda... Hayli başarılı bir öğrenci olmama rağmen , idarenin yaka silktiği bir tiptim. Hani şu ele başı denen cinsinden. Disipline verilmeyişimin tek sebebi , derslerimdeki başarımdı ki ben bu kredimi dibine kadar kullanıyordum .. Hep düşünürdüm, şimdi çığlık atarak sınıftan fırlayıp gitsem. Nereye olduğunu bile düşünmediğim halde tuhaf bir kaçıp gitme dürtüsü vardı içimde.. O zamanlar radikal bir ne derler dini mensubuydum.. Gerçi henüz dinden çıkmadım ama biraz daha ılımlı bir modele geçtim sayılır..
Herneyse, kaçıp gitme isteklerim ünivarsite yıllarında da devam etti.. Koca anfide hala anlayamadığım bir anlaşamama üzerine kurulu garip bir ilişki yumağının içindeydik. 300 tane zeki Türk genci ve ömrünü bu ilme vakfetmiş bir Tür prof. hep beraber nedendir bilinmez ingilizce anlaşmaya uğraşıyorduk.. Biz zavallı düz lise ( her ne demekse bu düz yani vasıfsız lise sanırım ) mezunu garibanlar 1 yılda öğrendiğimiz olağanüstü ingilizcemizle Siyaset bilimine girmeye çalışıyorduk.. o kadar iyi niyetle not tutmaya çabalıyorduk ki.. Umutlarımız hala sevgi ve saygıyla andığım (!) hocamızın içinde ingilizcenin tüm bağlaç ve en derin gramer bilgilerini barındıran yaklaşık bir paragraflık bir cümlesi ile yok oluyordu .. Daralıyordum.. Ait olmadığım bir yerdeydim Allahım.. Anfiye bakardım ve o an blu-tut'umla benimle aynı sinyali veren birini arardım.. Hiç yakalayamadım o sinyali. Kaçmak istedim , kaçamadım..
Gerçi bu duruma 2.sınıfta noktayı koydum ve neredeyse derslere hiç girmedim.. Kimsenin umurunda olmayan protestolarım bana uzman bir okey oyuncusu olma fırsatı vermişti..
Yıllar geçti.. Biz büyüdük ve kirlendi dünya misali.. Ben büyüdüm ve yine kaçmak istediğim yerlerde buldum kendimi.. Ama öğrenmiştim artık.Bazen ne kadar istesen de kaçamayacağın şeyler varmış.. Hayata entegre olmak dedikleri şey bu olsa gerek.. Asimile olmuştuk bir kere.. Öylesine yaşayıp gidecektik..Zorlamadan, zorlaştırmadan.. Somadan, sorgulamadan..
Yıllardır binbir ninni ile uyuttuğum o anarşist çocuk uyandı yine bu günlerde.. "hadi kaç ,bu son şansın " diyip duruyor.. Git başımdan diyorum, başımı belaya sokma diyorum ama hınzır şey rahat bırakmıyor ki..

Çocuk! rahat bırak beni.. Artık kaçmak istediğim sınıflar yada anfiler olmaz, oynama benimle...
Kapısını çarpıp çıkmak istediğim yer oralar kadar dönüşü mümkün yerler değil. Arkamda kalacaklar da umursamadığım hocalar ve bir sınıf dolusu çocuk da değil.. Sen iyisi mi benimle oynama.. Bırak.. Bak deli yanlarımı bilirsin.. Şansını zorlama..
Benim kaçış yollarıma mayın döşemişler sen bilmezsin.. kırmızı bültenlerle ararlar beni.. Ve bulurlar inan bana.. Kaçıp gidemem çocuk.. Kaçamam..
Kaçmadım, kaçmadım,kaçılamaz....
Kaçan bir onikiyi hiç bir ok ıskalamaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder