18 Kasım 2008 Salı

...

Duvarlar üzerime geliyor...
Milyonlarca defa yaptığım gibi kaçıp gitme hayalleri kuruyorum kendi kendime..

Sırtımı kimsenin görmediği bir ağaca yaslıyorum yine.. masanın altına saklanmış bir kız çocuğunun göz yaşlarını döküyorum.. Kuşlar ,taşlar, çınarlar, nur yüzlü ihtiyarlar ağlıyorbenimle ... Kimse görmüyor...

En ağıza alınmayacak küfürler dilimde...
Bir şarjörü boşaltmak istiyorum bu gün hayatın beynine...

Sandığım kadar güçlü değilmişim.
Aynalar...
Zarlar...

ne varsa elimde fırlatıyorum boşluğa...

İçimdeki karadelikte kayboluyorum...

Üzgünüm...
Ne komik geliyor bu üzgünüm kelimesi kulagıma..
Ne kadar zavallı, aciz, yetersiz... Üzgünüm...
Üzgünüm bunun yerine başka bir kelime bulamıyorum...

Üzgün olmak yetmiyor zamanı geri almaya..
Zamanı geri almaya hiç bir şeyin gücü yetmiyor..
ve pişmalıklar, bağışlanmayı mümkün kılmıyor....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder